Bugün top oynamak istiyorum…
Bugün ton oynamak istiyorum…
lZI bilmem, ama, “politika” artık
bana bıkkınlık verdi. Yanlış anlamayın, otuz iki senedir politikanın
içindeyim, çok severim… Hem kendisini severim, hem dedikodusunu…
Dahası, politika tâbir edilen şeyin
“iktidar mücadelesi” olduğunu bildi
Kurthcın F SEK
döneminde kuruldu Beşiktaş… İki yıl
sonra Galatasaray’ın kurulmasına izin
çıktı.
İlki Serencebey Yokuşu’nda kurulmuştu. Beşiktaş iskelesiyle, Beşiktaş
pazarıyla, yoksulla padişah arasında
“suspansiyon” görevi yapıyordu. İkin
ğim için, hırsla, ih- cisi, “Sultani” kötirasla, şehvetle, :m ı: kenliydi. Osmanbazen başarıyla, ye?’ lı’nın ne kadar
bazen kifâyetsiz- __. aristokratı varsa,
likle, siyaset ve ik- ‘ 3,» A ~ hepsi işte…
tidara soyunanlara “m **gr
53Y8’dUY?”_m— ‘ l Futbol maçları
Owz ‘k’ Sene’ sınıf savaşını andı
dir siyasetin içindeyim, üstüne üstlük, l402’lik oluncaya kadar, tam
yirmi sene onun
bilimini okuttum,
öğrenim. Kendim
biliyor muyum, o
ayrı mesele, ama, `
bildiğimi okuttum, öğrettim işte…
*ti
. Sporu ciddiye almayanlara futbolu
tişörtlü, kısa pantolonlu kazık kadar
adamların bir deri küreyi tepiklemeleri
olarak görenlere hep aynı şeyi söyledim.
“Spoıun tarihi, ilk maynıunsu yaratıldann itişip kakışnıasına kadar gi
der. İnsanlık tarihinin en örgütlü, en,
etkili beş kurumundan biridir. Spor,
siyaset, din, kumar, fuhuş…”
Her türlü siyasal, sendikal örgütlenmenin yasak olduğu ll. Abdülhamit
rır.
Ama, sınıflar
bazen savaşır, bazen uzlaşır.
“Şike” lâfları
dolaşıyor ortalarda… Bastır parayı,
al kupayı… İnanmıyorum hiç birine… Yok, falanca iki
milyar almış, maçı satacakmış… Yok,
öbürü parayı az bulmuş, maça asılacakmış…
Sevimsiz bir lâf edeceğim… Hepsi
palavra! _
Yirmi iki topçuya para verilmez,
dağıtılsa bile yetmez!
Kulüp başkanlarının biri ihracatçı,
öbürü ithalatçı, diğeri sanayici, daha
beriki nakliyeci, öbürsü distribütör…
Bir zahmet, Ticaret Sicili gazetesinin
arşivlerini tarayın, ticari işbirliğini yakaladınız mı, şikeyi (varsa) de yakalarsınız…
Bugün maçlardayız…
/
/ğ
/c
/
/
.//
Aııııı kalıak
ıggıı verdi!
ZEL radyolar meselesi
060’ıncı gününü doldur
du, iyice kabak tadı
verdi. Kimsenin, ama, kimsenin,
dinleme, bakma, okuma, öğrenme .hakkıma müdahaleye
yetkisi yoktur. Ama, “babalı demokrasi” çerçevesinde, yapıldı,
oldu. .
DYP’de demokrasinin askerleri var, Grup başkanvekilleri
Bekir Sami Daçe, Turan Tayan,
Güneş Müftüoğlu… Kulislerde
dolaşıyor, milletvekillerini telefondan arıyorlar. “Aman, gelin,
şu 300’lük anayasa değişikliği
nisabını sağlayalım, sonra ne
halt ederseniz edin…”
SHP’de de var bir tane… Gaziantep milletvekili Mustafa Yılmaz… ANAP’ta özel radyolar
oturumuna katılma oranı yüzde
sıfır… Soyadaşına sinirlenmiş,
aramış, bulamamış… Bağırıyordu kulislerde… “Medisi çalıştırmak niye iktıda’ r partilerinin görevi olsun? Meclisi plışınaz hâle getirdikten sonra hükümet
olacalsan, kimin hükümeti olduğun anlaşılacak… Bki hükümetinin, 12 Eylü|’ün devamı…”
Haksız mı?
ESKİŞEHİR _
HAVA HASTANESI
K yanlış zamanda çok yanlış
karar aldınız… Adnan 0ktar’a
(“Adnan H0ca”), akli dengesinin
fazla yerinde olmadığı gerekçesiyle,
“Askerlik yapamaz!” raporu vermişsiniz… Eskişehir-hha büromuzun haberine göre, 5-6 gün öncesinden Eskişehir’e gelip çok lüks bir otele yerleşmiş
“Adnan Hoca”… Etrafında “bol paralı”
müridleri… Gelen, giden, yiyen, içen
“sivil giyimli”, ama, “asker traşlı” kişilerin sayısı az değilmiş… Parayı toplayan iki ay askerlik yapıyor batıda, Burdur’da… On beş gün bayram izni bile `
kullanıyor. Parasız olanı doğuya gidiyor, terhis-dağıtım beklerken tepesine
mezartaşı dikiliyor. “Askeri-asgari adalet” ayrımı yapılırdı eskiden… Tıbba
bulaşmasın bari…
“Dost seçerken dildetli,
düşman seçerken daha
dild