Ajan provokatörlük” üzerine…

Kunhcın FISEK

DYP tamam, SHPTB devam…

ABA yâdigârı DYP işini tamam
ladı. Şimdi geldi sıra, ata yâdi
gârı SHP’deki halleşmeye, hesaplaşmaya…

Tam hatırlamıyorum, ya Bemstein
söylemişti, ya Kautsky… “Sosyal demokrasi, Montgolfîer Birader’lerin
balonuna benzer… Ne kadar safra
atarsan o kadar çok ve çabuk yükseIir…”

Ya benzetme
yanlış, ya Türkiye’nin özel şartları
var.

Yetmiş yılı aşkın
zamandır safraları,
kum torbalarını atıyor, yerden bir türlü

vardır herhalde…
Uygun zamanlama
yapmak için bekliyorlar…” diyeceğim, ama, o da değil… 1889 yılından
bu yana, “arayış içinde” olunmaz…
Vuslat her seferinde bir sonraki kurultaya (veya seçime) kalıyor.
t**

DYP Iiderliğine soyunanlara gazeteciler sordu: “DYP’nin ilk genel başkanı kimdi?”

Televizyon programına adaylardan
ikisi bıyık altından, birisi ruj arasından
güldü. “Böyle aptalca soru olur mu?”
Tabi* ki, Yıldırım Avcı…” dediler.

Gazeteci arkadaşlar aralarında gü
lüştü.

Başkanlığına aday olduğu partinin
ilk başkanının Ahmet Nusret Tuna
olduğunu bilmeyenlere sâdece gülünür. Öyle de olduzâten… ‘ ‘

***k

Sosyal demokrasimizin sürüsepet
başkan adayı televizyona çıkarsa, iki
minik sorum var onlara…

“Tüıkiyéde sosyal demokrasinin
tohumları ‘Ortanın Solundayız’
lâfıylaatıldı. llk kim

‘ dedi? Ne zaman

b. Refik Say” ‘s dam, 1938
c. Bülent Ecevit,
1963
d. İsmet İnönü,
1965
“CHP’nin altı
9 oku semboldür. Parti
giriş sırasıyla aşağıdaki altı oku işaretleyiniz… Sırası düzgün ve doğru olsun…”
a. Devletçilik
b. Cumhuriyetçilik
c. Milliyetçilik
d. Halkçılık
e. Lâiklik
f. lnkılâpçılık
Benden ne cevap beklesin adaylar,
ne ipucu…
Ben insanlığımı yapıyorum, kongrede, televizyonda sorulabilecek soruları şimdiden söylüyorum…

Bu DA BENİM
MALVARLıGıM-.

oturacak yer
gösterin, oturayım…

MER Bilgin’in ismi son za-u

manlarda çok konuşuldu.

TURBAN genel müdürüdür
kendisi… “Devlet memuru” sayılır.
Tıpkı THY’nin şimdiki yönetim kurulu başkanı Erman Yerdelen gibi,
şimdiki TURBAN genel müdürü
Bilgin de, babalarının “yasaldı” olduğu dönemde, yanıbaşında, yamacındaydı. Kanunlara göre,
DYP’nin kurultay delegesidir kendileri…

Dünkü kongreyi basın Iocasından izledi Bilgin… Sırası gelince
gitti, oyunu kullandı, yine basın locasına döndü.

Niyesini sordu herkes… “Sandık
başında dursam, sayım heyetine
girsem mesele oluyor…” dedi,
“Tansu hanımın veya İsmet abinin
yanına tünesem, babanın işaretini
göstereceğimi varsayryorlar. En iyisi
basın Iocası, adaylar hakkında atıp
tutma hürriyetim var bura …”

Ayıptır söylemesi, basın locası
epey kalabalıktı dün…

Gazeteciler yer bulamadı.

DYP KURULTAYI
TEK kelimeyle harikaydı, aydın
latıcıydı.”Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır!” diyen
bir partinin, böyle bir kurultay 0rganizasyonundan sonra, memlekete yapabileceklerini çok daha iyi
gördük, anladık. Basına, protokola
ayrılan kapının nerede olduğunu
bilen bir tek görevli yoktu. Delegelerin büyük bölümü, kapı aranmaktan tuttukları adayı alkışlayamadılar bile…

Müzik enfesti.

Kaset bittikçe koalisyon hükümetinin devamına sinyal çakıldı,
CHP’nin meşhur cingılı çalındı.
“Sev Kardeşim…” Ara nağmesi yapıldı yani…

Salona geldikten üç saat sonra,
henüz başkanlık divanı seçilememişti. “Hayırlı başanlar” temenni’
ederek gazeteye döndüm.

‘uy

“Polîtikayla ahlâk uyuşmaz… Biri
doğruysa, öbürü mutlaka
yanlıştır…”

(Wendell Phillips, 1848)