Nazmiye Demirel

Kurlhan ı= SK

Nazmiye Demirel

Sokak 31 numaradaki krem

rengi badanalı, üç katlı, önü
çardaklı, arkası tavuk kümesli evlerinden el ele çıktı Demirel çifti…

l .I 2ı5vLÜL 1980 sabahı, Gürıiz

Hamzakoy’a götürmek için alesta
bekleyen askeıf araçlara el ele bindiler, 29 gün sonra evlerine döndüler.

i**
Zincirbozan’a tek başına gitti Sü
Güniz Sokak’taki evin kapısında
beraberce çekilmiş fotoğraflarını 12
Eylül kâbusu bittikten sonra gördüm.
Sansür vardı, yayınlatılmamıştı. Birbirlerinin gözünün içine bakıyorlardı.
“Seni çokö ‘ Wdergibi…

Cuntanın liderlere çıkardığı “teslim
ol” çağrısına uymak için Necmettin
Cevheri’nin kullandığı arabaya bindi
Süleyman Gözleri buğulu eşine,
yirmi yıllık evine baktı.

lçinde Demirel, İsmet Sezgin ve
Nahit Menteşe, direksiyonda Cevheri’nin bulunduğu kırmızı Mercedes
hareket ederken arkaya baktı Süleyman bey…

Basamaklarda duraladı Nazmiye “Nazmiye hanımı, evimi çok özle~ hanım… Aıkasına baktı. yeceğim!” dedi.

Attığı adımlarda bile kendisine kırk *i*
beş yıldır uyum sağlayan eşinin dur- ‘HP be .. ,
ması, geriye dön- . .em Ko*
mesi yadırgamış_ bır siyasi semboltı Süleyman be- dü’ Ama’ çok d&
yi o da durdu ha önemlisi, Mev”gg oldugu Som: hibe hanımla lssu vardı gözleri- me’ Paşalm” Yu’
nin içinde_ _ vasıydı. Ata
”Evimiii çok türk’ün ölümünözleyeceğim…” de” wma Paşa
dedi Nazmi e Çankaya’ya çıkınhamm ,uA a ca Mevhibe habîr daha göreli_ nım diretti: “Ben
kad, miyiz?” evımden çık
Gördüler. “lam”,

Kendilerini Tam ‘Z Y”

Çankaya’da devlet işlerini gördükten sonra, mesâi bitince, köşkten çıkıp evine yürüdü, yemeğini orada yedi, uykusunu orada
uyudu İsmet Paşa… Evinde, yuvasında, hayat arkadaşının yanında…

***k

“Cumhurbaşkanları Çankaya’da
yatıp kalkar!” diye bir kural yok…
Muhafız Ala`yı’nın güvenlik sağladığı
da “maval”… Darbe olacaksa olur.
Bayar’ı da zâten 27 Mayıs sabahı Muhafız-Alayı komutanı teslim almıştı.

Türkiye’de sivil siyasetin sembolü
haline gelmiş Güniz Sokak 31 ‘de yatıp kalkmaya kocanı ikna edebilirsen
eli öpülesi kadınsın Nazmiye hanım…

Orası senin evin, yuvan…

İS

BÜLENT çızıyo

.~,›’
1 › o ”

Ho eksüeller

kgngresine hazırlık
@ÜMÜZDEKI hafta İstanbul’da

Iuslararası Birinci Homoseksü
eller Kongresi toplanacaktı. Erte
lendi, eıteleniyor diye dedikodular çıktı,

ama, Anadolu’nun ücra köşelerinden

lstanbulfa yönelen trafık de tıkandı. Ri
î/âyete ‘göre, ek seferler konmuş otobüsere…

Önemli olan o değil… Sağlık bakanlığında inanılmaz bir AIDS fetişizmi var.
Uluslararası toplantının yapılacağının
duyulduğu gün, genelge yayınladılar.
AlDS’den ölenlerin gömülmesinde ayrı
bir işleme gerek yokmuş, “kirece batırma” veya “çelik kafese koyma” mecburiyeti kaldırılmış, ölünün bulunduğu
yerlerin onda bir oranında çamaşır suyuyla harmanlanan terkos suyuyla yıkanması yetenniş… Hayırlı olsun, ölen
ölür, gömülür, kalan sağlar bizimdir!

Ama, yeşil kart dağıtmakla hizmet
sunmayı aynı sayarı bakanlığın getirdiği
bazı mecburiyetler var. Mecburi “AIDS
Testi” şunlara… Kan verenlere, _paralı
seks yaparken yakalananlara, hayatını
fuhuş yaparak kazananlara, evli olduğu
kişinin şikâyetı’ üzerine eşlere, askerliğini yapmak üzere memlekete bedelli gelenlere…

ŞEVKEI’ KAZAN – MELİH GÖKÇEK

‘ KlNlZ de cidd* adamlar olmanıza
(veya göıünmenize) rağmen, “kadayıfın altınm kızaıması” doldu
ruşuna gelmeye, o lâubaî havaya
girmeye başladınız… “İrade dışında
adaylık olmaz!” Iâfından bile haberiniz yok… Tamam, aklınızca “kurnazlık” yaptınız… Ama, karşı tarafı
bölmek için aday gösterirken, partinizin felsefesini de inkâr ettiniz…
Türkiye’de oy kullananların tuhaf
bir huyu vardır. Kim tutarlı, kim değil, sezer, ona göre sandık başına gi
der. Tarih iki kere tekerrür eder. lI-`

kinde trajedi, ikincisinde fars olarak… “Red cephesi” trajediydi, şu
yaptığınız da fars… Türk tiyatrosundaki karşılığıyla “tülûat”…

“Kuşlar uçtuktan sonra, ben
niye uçmaya m? Kuş beyinli
deği im ya!”
(Tnowbridge 1 869)