Dem… Dem… Dem… Demokles!

‘ zorbası, ihtiyar Di

Kurthcın FISEK

DEM… DEM… DEM… DEMDKLES!

EMOKLES’in Kılıcı” deyil] minden tanıdığımız Demokles’i hep soylu bir savaşçı, gözüpek bir cengâver, büyük bir
asker ve devlet adamı zannederdim.

onysios’a aitmiş…

Ikincisi, savaşçı,
cengaver, büyük as- ‘i
ker ve devlet adamı
da değilmiş… Kralların, prenslerin, zorbaların sofralarından
eksik olmayan, tek görevi onları eğlendirrnek olan soytarılardan biriymiş…

Üçüncüsü, kerıdini, haddini bilenIerden de değilmiş… “Kifayetsiz muhteris” sınıfına giıeımiş…

Demokles kardeşimiz hakkında bu ‘

kısa biyogratîk bilgileri verdikten sonra; gelelim o “Demoldesîn Kılıcı” hi
. kâyesine…

***k
Aklınca yağ çekecek, ekmeğini yediği zorbasını eğlendinecek ya, her za

manki nutuklarından birine başlamış…

“Aaalıhh aahhh! Yüce Dionysios,
sizin yerinizde olmayı çok isterdim.
Elinizi sallasanız elli cariye, başınızı
kaldırsanız kırk kelle, servet, zafer,

Antik çağ tarihiyle aram limon” ol- Daha ne isteyebilir insan?”
duğu için, bu sıfatlardan hepsinin ya- Yağcılığın da bir sının var. Aynı şekıştırma olduğunu, kendisine hiç mi yi duya duya bıkkınlık getiren Dion ‘hiç uymadığını yıllar os, “Tamam, gel Elsonra öğrendim. raya!” demiş… Ziya
Bir kere, kılıç ken- fet sofrasının başındi şahî malı değil- daki tahta oturtmuş

‘ miş… Sicilya’daki DemokIes’i… Once
Syrakusa kentinin hediye, arkasından

cariye yağmuru başlamış… Bizimkinde
keyif binbeşyüz…

“Şimdi kılıcımı
getirin!” demiş Dionysios…

Iki tarafı keskin kılıcın bıçak kısmına at
kuyruğunun tek kılını bağlatınış, tavana, tam Demokledin kafasının üstüne
asmış, “Kıpırdanma, rüzgarından kıl
kopabilir!” demiş… v

*t*

Herkesin lacilerini naftalinden çıkartıp aynanın karşısına geçtiği şu günlerde, biline, herkesin başında DemDem-Dem-Demokles’in kılıcı olacak…

Ohh be! Ağzımdan yanlış bir şey
çıkacak diye çok korkmuştum.

l NAZMİYE’,
Bu TURLARDMJ
YER AYıRfrıM…

Görınemişın
balinası…

ın tuhaflaştı. Mılletın
kuru ekmeğe bile talim edemediği Sivastop0l’dan
kaçıyor, babasının bile görmediği berekete boğulunca tekrar kaçıyor. ı
Balık pazarındaki ederi kilo
başına 14-15 bin lirayı bulan tirsiden başkasını sevmiyor haspa… “lkıamperveW Türk milleti
de, maaşallah, günde 30 kilodan
aşağısını yedirmiyor hayvancağıza… Ne yapsın? Kaçacak, egzersiz yapacak elbette… Bizimkilerde bir panik… “Eyvah, gitti!”
Sinop belediyesi çâreyi bulmuş… Kontenjan koymuş… Aydın’a günde 20 kilo balıktan fazlası yok artık…

ANAP KURMAYLARI

AĞLIK sebepleriyle AmeSrikwda bulunan Cem Koz
lu ve vicdanı depreşen
Yılmaz Hocaoğlu dışında “oy
tîresi” vermeden, parti grubunuzu bir arada tutmayı başardınız. Kutlamak gerek… İkinci
turda da aynı oyu herhalde
toplar adayınız… Ama, üçüncü
turla ilgili olarak, minik bir haber ilişti gözüme… Muhtemel
t`ıreleri önlemek için, grup olarak boykot edecekmişsiniz
cumhurbaşkanlığı seçimini…
Böylece bazı milletvekillerinin
şeytana uymalarını önleyecekmişsiniz… Baskı korkudan gelir, korku baskıyı besler… Demokrasiye ayıptır. Rivâyet olunan 40 fireyi vemweyen milletvekillerinize saygısızlıktır.

“Radikalizın,
aınacı unuttddan sonra,
çabayı beşelıatiaıııaktır…”

. -1<.G99'Ş9W.Yê"a› 195"