Benim radyolarım!

Kurlhcın FISEK `

BBIIİIII radvolarım!

° ° ZEL radyolar konusunda “taO vır koymak” istiyorum. Koalisyon hükümetinin anayasal jetonu geç düştü. Ozel radyoları
kapattı, sırada dişini geçirebileceği
(veya gösterebileceği) özel televizyonlar var.
Yaptığı “arıayasa suçu” değil…
Ne idüğü belirsiz telsiz kanununa muhalefet

ni, istediği zaman dinleyebilmesi,
görmesi, okuması gerektiğine inanırım. Sonuna kadar bu hukuka saygı
duymak, demokratlık gereğidir.

Anayasaya uygundur yapılan…
Kanunlara büsbütün uygundur.

Ama, demokrasiyle açıkça çelişen
12 Eylül anayasasına sığınmaktır.
Başka sığınılacak
yer bulamıyorsa
bu koalisyon, 0

bile değil… da onların deAnayasanın ve mokratik ayıbıdır.
kanunların hü- *t*
kümlerini aynen, Beş isim verikelimesiyle, har- yorum size…
fiyle, virgülüyle, ANAP’tan Olnoktasıyla uygu- tan Sungurlu…
ladı hükümet… C H P ‘ d e n
Peki, ne yaptı Uluç Gürkan…
da bu kadar fırtı- DYP’den Sana koptu? dık AvundukluDemokrasiyle u…
açık çelişen, nere- S H P ‘ d e n
deyse her maddesiyle ona tecavüz Mümtaz
eden bir anayasaya sığındı. 12 Eylül Refah’tan Melih Gökçek…
anayasasına… Mevcut koalisyon hü- Mektup yazın, telefon edin, faks
kümetinin bir sürü mensûbunun siya- çekin…

sı* haklarına el koyan ama, anayasaya

koyucunun ömür boyu “dokunul
maz”lığını garantiye alan bir hukuk

ucûbesine, guguk şaheserine sığındı.
***k

Radyoda sâdece sabah yedi buçuk haberlerini dinlerim.

Ama, demokratik ahlâk ve terbiyenin asgari kuralı, isteyenin, istediği
23 Nisan 1993’e kadar benim
radyolarıma konulan yasağı kaldırmanın ön hazırlıklarını onlar yapıyor.

Baskı yapın onlara… Çünkü, babanın demokratik mantığı nevroza
dönüşen Newruz’da belli olmuştu:
“Herkes, önceden izin almadan, kanunlar dahilinde müsaade edîlenleri
yapmakta serbesttir…”

o”

cııpsıı
“Gezi” oldu?

ERSİNLİ bir okuyucumdan

M mektup aldım… Sokak isim
lerinin, meydan isimlerinin
değiştirilmesinden çok rahatsız…

“Toplum hayatımıza, kültür haya
tımıza, bilim hayatımıza katkıda bu
-lunmuş kişilerin isimlerinin sokalda
ra, meydanlara verilmesine itirazım
ok…” diyor, “Ama, salt politik sâikerle sokak-meydan ismi değiştirilmesini yanlış buluyorum, ayıp buluorum… Bir de acı-tatlı hatıram var
konuda…”

Demokrat Parti iktidar olduğunda,
Cezayirli Hasan Paşa (CHP) gemisinde askerliğini yapıyormuş… Askeri
gemilerin burnuna, mâlûmunuz, sadece “rümuz” yazılır. Hafta sonu izninden dönmüş, ara tara, CHP yok…
Panik içinde koşuşturmaya başlamış… Firar yazılacak, askerliği yanacak… Sonunda gemisini bulmuş…
CGHP…

Çezayirli Gazi Hasan Paşa…

Olümünden 160 sene sonra da
“gazi” olabiliyormuş insan…

Sayı saymavız,

ama, aptal değiliz…

İVAS-Hürdoğan gazetesinin seS vimli mi sevimli “Duydunuz

mu?” köşesinde ilginç bir haber
vardı geçenlerde…

Aşık Veysel’in ölümünün yirminci
yıldönümündeki törenlere çekilen
kutlama telgraflarının sahiplerini okuyordu sunucu… “Sivas milletvekili Ahmet Koyunoğlu” dedi, herkes şaşırdı.
“Milletvekillerimizin sa ısı 7’ çıktı

da haberimiz mi yok?” iye ba ışıldı.

Değilmiş.. “Azimet Köylüoğlu” diyeceğine, “Ahmet Koyunoğlu” demiş
sunucu… _

Milletvekili sayısı 7 değil, 6 hâlâ…

Ama, beldenin pek tanımadığı
Köylüoğlu seçilir mi, seçilmez mi bilmem?

“Herkesin ilgilendiği şey kimseyi
ilgilendinnez… Farenin yellerımesini t`ıl duymaz…”

(Jonathan Swift, 1727)

Büslıütün verem
edecekler hizi!

AĞLIK bakanlığının hazırladığı

bir kanun tasarısı var önümde…

Bilcümle sağlık hizmetlerini (ve
personelini) merkezfleştirmeyi amaçlayan bakanlığın mantığı açısından
haklı… Mevcut verem savaş dispanserleri, ya-sağlık ocağına dönüştürülecekmiş, ya beldedeki sağlık ocağına
bağlanacakmış… Teçhizatıyla, personeliyle… Böylece “çok kullanışlılık”
sağlanacakmış…

Refik Saydam’ın bakanlığı sırasında “verem savaşı” kazanıldı. Bunun
tek sebebi, belli hastalıkların üstüne
(verem, sıtma, cüzzam vs.) “ihtisaslaşmış” kurumlarca, personelce gidilmesiydi. Binde 1’in bile altına indi
veremli, sıtmalı sayısı… Yetmişli yıllara girilirken sıfırlandı. .

Şimdiyse artmış durumda… Artmaya devam ediyor. Kimin kimi nasıl
verem ettiğini bilmem, ama, Seksenli
yıllarda tekrar “verem patlaması” oldu. En azından çeyrek milyon veremIi var Türkiye’de… ‘

Kötü beslenme, kötü iskân, düşük
gelir… Hepsi artırır veremi… Verem
savaş dispanserlerinin personelini

sağlık örgütü massederse, kuru ÖlGÜ- _

rüğe “üşütme” teşhisi konur. Tavsiyemdir, yanlış karardan ne kadar tez
dönülürse o kadar iyi olur.

YAŞAR TOPÇU

Babanın en pervâsız, en gözükara iki silahşöründen biri olduğunu biliyorum… Böylesi
sadâkate ancak şapka (babanınki de olabilir) çıkarılır. Ama,
ipin ucunu kaçırmaya, her ta-.
şın _altından çıkmaya başladın… Cumhurbeyimizin Orta ,
Asya seferine PTT’nin götürdüğü 3 uydu telefonundan 2’si
defolu çıkmış.. Sağlam olanı
kerhen Ozal’a bırakılmış, heyettekiler atadan kalma manyetolu telefona talim eder hâle
gelmiş… 0zal’ın gezisiyle ilgili
olarak gazetelere sınırlı miktarda bilgi yansıyorsa, bilesin,
bundandır. Ya kasıt, ya ihmal…
lhmalse, bağlı kuruluşlarından _
PTFye sor hesabını… Kasrtsa,
haberleşme hürriyetine tecavüzdür, faturası ergeç sana çı
kar…