Bugün 4 nisan, neşe doluyor Süleyman!

Bugün lı nisan, nese doluyor süleyman!

UGÜN önemli bir gün…
B Babanın yedinci defa iktidara geli
şinin beş yüzüncü gündönümü…
Bütün yurtta, yurt dışı temsilciliklerde,
yavruvatan Kıbrıs’ta, Türk cumhriyetlerinde ve muhtelif ülkelerdeki kolonilerimizde, ya kutlama, ya anma törenleri
yapılacak…

Duruma (ve yoruma) göre, ya biri, ya
öbürü…

Tabii, ‘böyle önemli günlerde sazsöz, düğün-dernek lâzım…

Bir de, günün mânâ ve ehemmiyetine tercüman olan bir “marş” lâzım…
Söz ve müziğiyle, huzurlarınızda Barış
Manço…

*i*

Bizim köyden bir deli oğlan

Yıl/ar önce gurbete gitti Süleyman

Bir de duyduk, öğrendik ki

Büyük şehirde büyük adam olmuş Süleyman
Vur davulcu, eline üşenme, hoppaa

Çal zurnacı, diline üşenme, hoppaa

Bir gün sıladan mektup geldi

Okuduk ki köye dönüyormuş Süleyman
Çorba kaynadı, pilav da pisti,

Sofra yı kurduk düğün misali Süleyman
Vur davulcu, eline üşenme, hoppaa

Çal zurnacı, diline üşenme, hoppaa

Biz görmeyeli çok değişmiş

Kurihcın F SEK

Selam sabahı unutmuşsun Süleyman
sofraya hemen yerleşiverdin

Belli ki gurbet sana yaramış Süleyman
Vur davulcu, eline üşenme, hoppaa
Çalzumacı, diline üşenme hoppaa
Yedin içtin afiyet olsun

Neler gördün anlat bakalım süleyman
Tepsiyi blraz da bu tarafa gönder

Müsaade et de bi tadına bakalım Süleyman ‘

Vur davulcu, eline üşenme, lıoppaa
Çal zumacı, diline üşenrrıe, hoppaa
The name of the guy is Süleyman
Listen to me man he’s number one
Şarkının burası turistler için

Neden?

Because Süleyman is back ln town
Kendini yoksa sultan mı sandın
seninki sade isim benzerliği Süleyman
Bu dünya kimseye kalmamış

Hele bir düşün, sana niye kalsın Süleyman
Vur davulcu, eline üşenme, hoppaa
Çal zurnacı, diline üşenme, hopaa

i**

Özel radyolar belki de bu “marş”
yüzünden apartopar kapatıldı. Aralarında anlaşıp, Hasan Mutlumnün ihtilal sabahı serhat türküleri gibi, 384 radyo istasyonunun, senkronize vaziyette, “Süleyman” diye bağırdığını düşünebiliyor
musunuz?

HElZ$EYî
KAPATlYOR/u

Koaıisvonga
Iıina Gatlagı

OALİSYON hükümetinin dertleri
l((ve iç meseleleri) zâten başından

aşkınken, bir de “Adalet Partisi
Genel Merkez Binası” problemi çıktı.

Efendim, 12 Eylül gaspçıları, DİSK”r
kapatıp Çankaya’daki binasına el koyduktan sonra, oraya Anayasa Mahkemesi’ni “konuşlandırmışlardı”. Deınire|’in
“gaspedilmiş binalarda ‘ adalet teyzî
olunmaz” demesine Yekta Güngör Ozden alınmış olacak ki, münasip bir yer
arıyor. DİSK yöneticileri de ses çıkarmıyor. Öyle kiracıya can kurban…

CHP’nin derdi yok… 12 Eylülcü’ler,
Çevre Sokak’taki CHP genel merkez binasını Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne
hibe etmişlerdi. DGM’cilerin çoğu hukukçudur, “Oğlum oturacak!” denildiğinde ses çıkarmayıp binayı boşalttılar.

Kala kala AP’nin binası kaldı. Önce
YÖK’teydi, şimdi koalisyon ortağı
SHP’nin çalışma ve sosyal güvenlik bakanı Mehmet Moğultay’da…

Duyduğumuz kadarıyla, çıkmamakta direniyorrnuş Moğultay…

AP’nin mirasçısı DYP’nin tavrını perde arkasındaki “ağır top”lardan Hasan
Ekinci özetledi: “Ayıptır, insaftır, icra
memuru mu gönderelim yani! Koalisyonu gülünç duruma düşünnemek için
sustuk şimdiye kadar…”

Deli Dumrul alışkanlığı

AHMETLİ Deli Dumrul köprü başımı tutmuştu, geleni tokatla, gidenin
afasını kopar… Bunun çağ atlamışı
da, her bakanlığın bünyesinde kurulu
olan vakıflar… Ya emeklilere, ya bakanlık mensuplarının çocuklarına “çıkma
yapmak” için kermes düzenliyorlar, sazlı-sözlü geceler düzenliyorlar.

Rafta dolma var, yersen…

Sayın Orman Bakanı’mız Dr. Vefa
Tanır’ın muhterem eşleri Sabahat Tanır
hanımefendinin yüksek himayelerinde,
bakanlık personelinin çocukları daha iyi
okusun diye, kermes düzenlenmiş…
Türkiye’nin dört bir yanındaki bakanlık
personelinin tamamının maaşlarından
paralar kesilmiş… 13-14-15 Nisan
1993’de kermesin yapılacağı yer, üç
gün boyu, toplam 500 kişi ya alır, ya almaz… Bilet alanların hepsi katılsa, Ankara’da nüfus patlaması olur.

“Kusura bakmayın, katılamayacağım, işim var, davetiyeye ödeyecek o
kadar da param yokl” deseniz ne olur?

Deneyin, dört kişi denedi zâten…
Dördünün de tâyini ertesi güne kalmadan çıktı.

“Şeytanln ç 6 N_ 3:
en büyük
yardımcısı,

fanatik ahlâkçılann
hoşgörüsüzlüğüdür…”
(Robert Lowell, 1954)

BIrI ılıılarılüsünür i
olıuru Turk ııarası
RDAL beyin eli cebine pek gitmez, akrep vardır. Cumhurbeyimizin eli devamlı devlet kesesine gi
der, baba parasıymış gibi dolar dağıtır.
Sevgili (ve sayın) cumhurbeyimiz

cuma namazını eda ettikten sonra, eli-i

ni cüzdanına attı, imama 100 dolar bağışta bulundu. Başka para yok, ne yapsin? Kıyamet koptu. Müslüman mahallesinde salyangozcuların parasıyla bağış yapılmazmış…

Erdal bey “zıt kutup”… Ayrıca
“alafranga teıbiyeli”… Ankara metrosunun inşaatını gezerken, gençten bir
çiçekçi, “bir demet yasemen” uzattı
kendisine… Lâik belediyenin lâik metrosuna alafranga çiçek gider…

Erdal bey ayrıca şüphecidir. Bayram değil, seyran değil, çiçekçi niye çiçek verdi? Elini cüzdanına attı, yan cebine attı, arka cebine attı, kısmete bak!
Para yok… Çiçekçi gencin ısrarla uzattığı çiçeğe 50 bin lirayı Uğur Büke’ye
ödetti.

Benden duyup söylemesi… Çiçekçi
genç üzgünmüş… Para istediği için değil, içinden geldiği, Erdal beyi sevdiği
için vermiş çiçeği…

Kendilerini sevenlerin olabileceğini
de düşünse sosyal demokratlar, rahat
edecekler… Belkim iktidar bile olurlar.
Kimseyi küstürmez, gücendirmezler
hiç değilse…

POLİSİYE düşünenler için durum
açık… 500 gün doldu, haklı-halsiz
eleştirinin bini bir para… Cavit Çağlar gündemi renklendirip değiştirmek için “yavşak” dedi, ortalık
karıştı, sonra duruldu. Derken, özel
radyolar kapatıldı. Arkasından, özel
televizyonların kapatılması gündemde… Aslında, “gündemde” falan değil… Bugün, yarın, eli kulağında… Senin “kanayan 5 yara”,
Çetin Altan’ın “beş karadelik” dediği kamu finansman açıkları, tam
bir kâbus halini aldı.

Radyolar susacak, ekranlar kararacak…

Arkasından da, 12 Eylül sonrasının yayın kâbusu, “İcraatin İçinden” programı, “İcraatin İçine” ismiyle resm^ yayın kuruluşlarından
pazarlanacak…

Koalisyon kalsın, devam etsin
istiyorum, çünkü, tek alternatifi seçimdir. Kendisinin 5.000 günde yapamadığının hesabını başkalarından “Niye 500 günde yapamadın?” diye soran ANAP değil… Allah saklasın!

Ama, susturucu da istemiyomm, baskı da istemiyorum.