Manokyan’ın vergisi dert oldu!

ATllT Manokyanün bu yıl
M ödeyeceği vergi yine herkese

dert oldu. Neymiş? Herkesten
fazla ödüyormuş… Öder. Kazandıysa
öder, üç kuruş kaçırırsa o da yanına
kâr kalır.

Peki, Manokyanün ödediği verginin esprisi ne?

Bu kadar abartılmasının sebebi
ne.?

Genelevleri
vannış…

Yine peki, Manokyan’a benzetilmekten hoşlanmayan (“vergi mü

var hepsinin… Sü- _
rüsepet, dizi dizi… Çalıştırsınlar, kazansınlar, vergilerini ödesinler…

Kıyaslanmaktan hoşlanmıyorlarsa,
kendilerini mukayese ettirmesinler…

g ***k

“Şahsa özel” kanun çıkarmaya dadandı hükümet… Önce Aksaray valisini “geç emekli” etmeye çalıştılar, kostümlü prova yaptılar. Şimdiyse, “Kimin ne vergi açıklanmasın istiyodar…

Açıklanması kanun (ve tanrı) emriyse, dağıttıkları kâr payları açıklansınmış…

Maliye bakanlığı seferber… Vergi
borçlarını ödemeyenlerin isimleri
açıklanmazdı. Şimdi ödeyenler de

ısriyorz ?..

Kurfhan F SEK

Manokvanın VBIQİSİ llßfl Ollllll

açıklanmayacak…

Ya açıklanmayacak, ya işlettikleri
fabrikalardan, evlerden, hânelerden
dağıttıkları kâr payları esas alınarak
açıklama yapılacak…

***k _
. Hayatımda ver…vAıvi sız ‘sevluıvız ı<ı 8' °dem°d"“-._Da' VERGİ veızsıımii DEVLET h? doğrusuı 0519: Bil; 1351'" DEMEK dım de, ödediğımı hissetmedim. "Maaş" diye' verdiklerinden "vergi" diye kestiklerini kaynağında kuruttular. "Stopaj" kellefî" sıfatıyla) dlygîlrîırdşalßîaêar_ öbürlerinin derdi pıkııklarığidemek ne? Farsça'da -- . - _ . "kârhane" tabir edilen fabrikaları muş hükümet" Erzurum-hha büromuzdan Yusuf Şenocak ve Sayıl Narmanlıoğlu kardeşlerimizin çıkardıkları haberi, kanun tasarısına gerekçe olarak koyacaklannış... Bundan 323 yıl ewel, IV. Murat, Erzurum Lalapaşa Camii'nin duvarına yazdırdığı fermanda, bölge ahalisinden 23 kalem verginin alınmamasını buyurrnuş... "Almaya kalkışan olursa, Allah'ın ve Resûl'ünün Iâneti üzerinde olsun!" demiş... Vergi versen bir türlü, adın kötüye çıkıyor. Vermesen bir türlü, "Mukayese" vaziyetleri doğuyor. En iyisi, vergiyi kaldır, herkes rahat etsin... ıUA çußênmı ALIR mısın 4-' va& Hülrmetleki cumalar... ÜKÜMETİN 500'üncü günüHnün dolmasına 4 gün kaldı. Ki mine göre az zamanda çok iş yapıldı, kimine göre çok zamanda hiç bir halt edilmedi. Önemli değil, yoruma tâh`dir. Ama, dikkatimi çeken bazı şeyler var. Cavit Çağlar, Ömer Barutçu, Mehmet Batallı, Yaşar Topçu ve "kayınço" Ali Şener bir tarafta... Mehmet Ali Yılmaz iki arada bir derede... Ersin Faralyalı, Yıldırım Aktuna ve yine Mehmet Ali Yılmaz, hükümetin âkıbetinden şüpheli, evlerini Ankara'ya taşımamışlar, Büyük Ankara Oteli'nin kıyı-köşelerinde... ` Tarısu Çiller defilelerde... Karşılarında bir de "cunta" var. Kölsal Toptan'la Sümer 0ral'ın cuntası... Ya SHP'IiIer? Onlar kendi hâllerinde... Kâh orada, kâh burada... Duruma göre idare edip gidiyorlar işte... KURTHAN FİŞEK Suratım mosmor vaziyette, yerin dibine battım. Aslında, yalnızca ben değil, basındaki bilcümle meslekdaşlarım da batmıştır herhalde... Cavit Çağlar'a çıkartılan vergi borcunu maliye bakanı Sümer Oral "vergi kazası" diye sınıflandırınca, şahsım adına, elektrikli sandalyeye oturtmuştum kendisini... Trafik kazası, tren kazası, fayton kazası gibisinden bir şey sanmıştım... Otomatik refleks... Önce Yavuz Gökmen arkadaşımız uyardı. Arkasından . Mülkiyeli hocalar aradı. Resmen alay ettiler. Eskiden "icra" vardı. Yürütme... "feşri" vardı. Yasama... "Kaza" vardı. Yargı... "Vergi kazası" derken, "Maliyeyi ilgilendirrniyor, mesele mahkemelik, vergi mahkemelerinin yetkisinde..." demiş Oral... Cahilliğimi affedebilecek misin sayın bakanım? Semra haiıımıiı nııiaıerıne “İSLAMİ KESİM" ÜRK kadınını güçlendinneyi aklıT na koyup "bu ulu' amaç uğruna" vakıf kuran Semra hanımın ilk projelerinden biri et tavukçuluğuydu. Beypazarı'nda iki aile seçti, 500 civciv .verdi. Kuş çıkacak, civciv çıkacak der ken, 7 yılda 5 bin et pilici çıktı ortaya... Beypazarı-hha'daki arkadaşlarımız sonnuşlar. Talihli tavukçular memnun, mutlu... "Piliçleri 45 günlük devreler halinde satıyoruz, tanesi 10-11 bin liradan gidiyor. Allah Semra hanımdan razı olsun..." t** Gazetelerde bir haber... "Halkımız kınmzı ete düşkün... Beyaz et, yani tavuk-balık yemeye teşne değil... Sektör darboğazda..." ' ***k Bursa-hha'mızın haberine göre, beyaz et sektöründeki darboğazı aşmanın yolunu, Bursalı bir tavukçu bulmuş... Levha asmış vitrinine... "lslarrî usûl ve esaslara göre günlük kesim piliç satılır..." Tavukçunun gerekçesi mantıkî... "Büyük firmalar, piliçleri maldneyle kesiyorlardı. Umûnı" istek üzerine, önce dua ediyor, sonra bıçakla kesiyor, en sonra da satışa çıkanyoruz tavuklan. Maşallah, yok gidiyor hepsi..." Yomm yoktur. Aaıyrıqn kaymakam gelır ııızıere... ENİ bilen bilir. Giyim-kuşam ve B inanç hürriyetine saygılıyımdır. Devletin dine, dinin devlete karışmasına da elli yıllık ömrümde karşı olmuşumdur. . "Lâildîk" yanlış yorumlanıyor Türkiye'de... Diyanet İşleri Başkanlığı'nın anayasal mevcûdiyeti, dini devlet hiyerarşisine sokuyor. Emir-komuta zincirine sokuyor. Benim aklım almaz... Peki, iki yıl Amerika'da kaldıktan sonra, kendi kaymakamlığının B.02.i. DİÇ.4.18.50.06/934/34 sayılı yazısıyla, bütün devlet memurlarından cami bağışı kesilmesinin emrini veren "Amerika çıkışlı" kaymakama ne demeli? Zorlamayla güzellik olmaz... Hoşgörülü olmak gerekir. öğrenir..." (Cotton Mather, 171 1)