Nevruz arefesinde Dİyarbakır

Kurthcın F SEK

Nevruz aretesindıe Ilivarhakır

ÜRKİYE’DE ruh doktorluğunun
kurucu babalarından olan rahmetli Rasim AdasaI’ın lâfıdır, aklımdan çıkmaz… “Gül, gül, devamlı
Bu memlekette “lmezsen aklını oyrıatırsın, bana ge irsin…”
Nevruz arefesinde Diyarbakır’daydık. Hürriyet olarak topluca…
Etrafıma devamlı

etmişçesine söyleştiler, aynı noktada
birleştiler: “Bağırma çağırmayla çözülmez bu sorun… Yatırımla çözülür, hizmetle özülür. Olağanüstü
halle, koruculu , sıkıyönetımle çözülmez, demokratikleşmeyle, hakça,
insanca bir örgütlenmeyle çözülür.
Bölgede yaşayan herkesı ‘potansiyel
terörist’ olarak

bakındım, güle- görmekle çözülcek, gülünecek mez, Türkiye’nin
hiç bir şey bula- batısında yaşamadım. yan on milyon
Insanların ka- Kürt’ün yara anramsarlığı 8-10 dığı imkanlardan
noktada toplanı- doğuda y yanyor. _ Iarından a yaIşyerleri ya rarIanmasıyla_çöyok, ya zülür…”

boş… 18-24 yaş Cinayetlerin
grubunda yüzde failleri ya
90 sınırına da- meçhul, ya yakayanmış durumda- lanamıyor… Parti
ki işsizlik, yalnız- temsilcilerinin
ca Diyarbakır’ın dediğine gör&

değil, bütün bölgenin ortak sorunu…
Su ya yok, ya pis… Lağım suları
9 musluk suyuna karıştığı için, tifo, sarılık ve dizanteri vakalarıyla bebek-çocuk ölümleri Türkiye ortalamasını dörde, beşe katlamış durumda… Karamsarlık yapmış olmayayım,
ama, görünürde çözüm de yok…
Üretken yatırım ya az, ya yok…
g 1985 yılından bu yana devlet
bütçesinden bölgeye giren 50 trilyon
civarındaki paranın tamamı, silahmühimmat alımlarıyla mıntıka temizliğine gitmiş… Yani, “asked harca
ma”…

Partiler arasında görüş ayrılığı
9 da yok, ya az nüanslı… Yaptığımız toplantıda dostça, kader birliği

göz kararı çalışıyormuş emniyet… Sabah namazı sıralarında PKK’lılar, akşam namazından sonra Hizbullah’çıar öldürüldüğü için, cinayetin işlendiği saate göre, aksi istikamette derinIeştiriliyormuş tahkikat…
*i*

Gülecek, gülünecek hiç mi bir şey
yok?

Var, kaldığımız otelin lobisini akşam haberleri için tıkabasa dolduranlar gülecek, gülünecek bir şey buldu
sonunda.

Nevruz münasebetiyle baba konuştu. .
“Türkiye’de, herkes izin almadan,
müsaade edilen yerde gösteri ve yürüyüş yapmakta serbesttir…”

BANA AMCA maria…

YAHvANıu AMCAsı OLMAK
t ş yama DA AızîîYo BILE-ı

Y0lSIIZllIl( gelmişse
cihana, ver bahane

LMANYNDAN bir okuyucu
mektubu var önümde… İsmet
Aksan imzalı… “Devleti soyup

::Çna çevirenler yetmiyormuş (gibi,
da birbirini so ya başla ı…”
diyor, dört maddeli bir çözüm öneriyor.

Devleti zarara sokan veya rüşû vet işlerine karışan bir milletvekilinin dokunulmazlığı derhal kaldırılmalı ve en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Politika yapmasına da 10 yıl
yasak konmalıdır.
9 Devleti zarara sokan veya rüş
vet işlerine karışan bir devlet
memuru, devletin hangi dairesinde
olursa olsun, unvanına bakılmaksızın, işine hemen son verilmeli ve ibret-i âlem olacak şekilde cezalandırılmalıdır.

â Aile mensuplarına veya yakın
çevresine aynı menfaatleri sağlayan veya buna vesile olan bir devlet memuru, aynı şekilde ve ağır biçimde cezalandırılmalıdır.

Soygun, rüşvet ve yolsuzluğu
9 önlemek için, geleceğimizin selâmeti için, “su eçimıez” bir kanun
derhal çıkarılma ıdır.

Sevgili (ve iyi niyetli ve dahi iyimser) okuyucumun mektubunu Diyarbakır’a giderken okudum. Havaalanına indim, Hürriyet’in GAP bölge ilavesiyle karşılaştım. _

“Diyarbakır Belediyesi’nde Ilginç
Kayırma: Maaş!” _

Haberi hemen okudum: “Belediye Temizlik lşleri Müdürü Ahmet
Boztaş’ın aynı işyerinde çalışan ve
hâlen askerliğini yapmakta olan oğlu
Şeûk Boztaşün maaşı tam olarak ve
alsatılmadan ödeniyor…”

Alsan’a kötü bir haberim var. “Su
geçirmez” kanun çıkartacak biri çıksa, onu kevgire çevirecek beş kişi
mutlaka bulunur. Iliklerimize işlemış…

ıımı.

“Z_ürefanın (zarif) düşkünü, beyaz gıyer kış gunü…”_

(Tophane gözlemi, on dokuzuncu yüzyıl sonları)

karııuz verelim

İYARBAKIR’DA karpuz aradım.
DYok… Niyesini sordum. Kış ayla
rında bile serada yetişmezmiş…
“Peki, kış aylannda yaz meyvesi isteyenlerle aşeren hanımlar ne yapıyor?”
diye sordum, cevap alamadım.

Samsun-hha’mızın haberine göre,
Samsun havalisinin ünlü manavlarından İsmail Çörtük yolunu bulmuş…
Brezilya’dan ithal edip kilosunu 100
bin liradan satıyormuş… .

Devlet büyüklerimizin dediği gibi,
serbest ithalat rejiminde çare tükenmez…

Peki, parası olmayan ne yapsın?

lzmir-hha’mızın haberine göre, onlara da kumda oynamak düşüyor. Haber oyuncak alacak parası olmayan ailelerin çocuklarıyla ilgili… Başlığı, “Çelik-Çomak ve Uzun îeFe Devarrı…”

Çocuk başına 5 o ar (şimdilik 50
bin lira civarında) oyuncak parası düşüyormuş yılda… Dünya sıralamasında
sonuncuymuşuz… En kısmetli çocuklar
Amerika’da (549 dolar), sonra da 388
dolarla Isviçre’de, 332 dolarla Avusturya’daymış…

Çocuklar hadi neyse, oynayacak,
oyalanacak bir şeyler bulurlar. Siyas^ler
yine haydi neyse, birbirleriyle oynuyorlar. Garibim vatandaş ne yapsın…

Sorunun cevabı “oynamak” fiilinde
saklı galiba…

. ..ı

1’i”

SULEYMANDEMIREI.

ABDULLAH Öcalan’ın “sulh
çubuğu tüttürmek” konusundaki
teklifi ne kadar samimidir bilmem… Belki sanfmidir, belki ilkbahar operasyonları öncesinde
tansiyonu düşürmeye çalışıyordur.
ikisi de olabilir.

“Devlet eşkıyayla pazarlık yapmaz!” diyebilirsin… Ya öyle, ya
böyle, prensip kararıdır, saygı duyarım…

Ama, yarın öbür gün Nevruz,
bir ay sonrası da l Mayıs…

“Türkiye demokratik bir ülkedir…” demişsin, “Herkes, izin
almladan, müsaade edilen yerde
top antı ve gösteri “rü a
maktaserbesttir…” yu yu y P
Sürç-ü lisan olduysa affoldun…
Ama, olmadıysa, ben söyleyeyim… Bu saatte kelime ve mantık
oyunlarına tahammülü yok Türkiye’nin…