Sıkıntıya elemeyen” mahkumlar

Kurthcın F SEK

“Sıkıntıya gelemeven” malıkûmlar

ABERl ilk Hürriyet verdi.
HMerkezi Amsterdam’da bulunan

Can Europe firması aracılığıyla
yüzlerce yatırımcıya “sahte elmas” sokuşturan Edward M. namlı dolandırıcı,
uzun bir yargılama sonunda 3 yıl hapis
cezasına çaptırılmış… Aslında, cezanın
hakkı 4 yılmış, savcı da öyle istemiş,
ama, tokatçının yaşı
64 olduğu için,
mahkeme bunu “ceza azaltıcı sebep”
saymış…

Ya sonra ne olmuş?

Hollanda’nın
CMUK’_undan faydalanan usta avukat,
alt mahkeme, yan
mahkeme, üst mahkeme, daha üst
mahkeme diyerekten, bin dereden su-savunma, beşonyüzbinmilyon ruh doktorundan rapor
getimıiş, müvekkilinin tahliyesini sağlamış…

Yani, cezasını evinde, sokakta,
meyhanelerde çekecek…

Niye?

Beyzâdem sıkıntıya gelemezmiş…
Gülmeyin, mahkemenin resrrf tahliye
gerekçesi bu… sıkıntıya gelememek…

***k

Peki, bizdeki dumm ne.?
Hollandalı mahkûmların canı can

&DERKEN LlTAMlP

l en?,

aklımın& Mı 7.
da, bizimkilerinki patlıcan mı?

Bir bakıma öyle… Sıkıntıya gelemeyen mahkûmlarımız, boğaz tokluğuna,
70 yılda, Kerkük-İskenderun-Kocaeli
boru hattını döşediler. Bir sürü zahmete girdiler. Elleri kirlendi, tırnak altları

siyahlandı, paçaları çamurlandı, kolları _

yoruldu. Kırılan kazma-kürek yüzünden mili* servet heder
oldu.

CMUK geldi, sı
kurtulduk.

Diyarbakır-hha’
mızın haberi yorumsuzdur. İsteyen yorumlasın, ben gülüyorum.

“Ceyhan tarım
açık cezaevinden fîrar eden 1 7 yıl hapse
mahkûm, 66 yaşındaki Mehmet Akdoğdu, üzerinde bir
tabanca ve şariör, Diyarbakır’da yakaIandı. Arazı” anlaşmazlığı yüzünden bir
kişiyi öldüren ve mahkûmlar arasında
‘Mehmet Dede’ olarak bilinen Akdoğdu, ‘Ben yaşlı adamım, tarlada çalıştırıp
çuval taşıttılar, dayanamadım, arabaya
binip kaçtım’ dedi. Sonra ekledi: ‘Sekiz
aydır Diyarbakır’da çocuklarımın yanında kalıyorum!’ Mehmet Akdoğdu’nun cezasını tamamlamak üzere
arabaya binerek kaçtığı cezaevine geri
gönderileceği öğrenildi…”

.ağı-a
YEĞEN HÜSNÜ YENİ PARTİ KURUYOR

Bas ALARIMDA
NE YE ENLER VAR-f
ooı=…oı:.< kıntıdan, _sıkılmaktan ı İIÜWIIIIIISB? lYASIlER gazetecileri hem sever, Sitem sevmezm-Sever, çünkü, etikleri lâtlar yazıldı mı, itibar görür, bazen lâflarıyla, bazen fotoğraflarıyla, bazen ikisiyle birden gazetelerde boy gösterirler. Sevmez, çünkü, politikacının "daha şirin görünmek için" ettiği lâfı gazeteci aynen yazıp ertesi gün politikacı kardeşimize zılgıt geldi mi, "Vallaaaa ben öyle demediydim!" diye alttanlalmak zorunda kalırlar. 1 "İnsan hakları bundan böyle senden sorulur!" diye baba teminatı alıp açıkta kalan Mehmet Kahraman, o bildiğimiz "klasik politikacı" değil... lnsan hakları sâdece kendisinden sorulsun istiyor, başka bir şey demiyor. Ama, minik bir gaf yaptı geçenlerde... TBMM kulisinde kendisini yakalayan bir arkadaşımız sordu: "Sayın Özal, 0 'by-pass kanunu' yüzünden ` haklarına tecavüz edildiğini söyleyip size başvurursa ne yaparsınız?" Yan çizdi "Bana niye gelecekmiş ki? Kapı gibi Anayasa Mahkemesi var..." SHP Gaziantep milletvekili Musta ` fa Yılmaz karıştı söze... "Özal da in san, onun da lıakları var. Sen de insansın, senin de hakların var. 480 gündür kurulmayan bakanlık senin insan haklarını ihlal değil mi?" Bunu dinleyip yazan gazetecinin kabahati ne? A ı "Yılanın derisi dökülür, GMIIK sgnrası soruuvontemleri NYA Selçuk Üniversitesi Hukuk 'Qkültesi, geçen hafta, "CMUK nrası Yapılan Değişiklikler” konulu bir sempozyum düzenledi. Gözde misafir sanatçı (konuşmacı), Ankara DGM başsavcısı Nusret Demira|'dı. Konya-hha'dan İsmail Oral'ın haberine göre, Demiral kararlı konuştu: "Adi suçlularla terör suçlulan ayrı şekilde sorguIanmalıdır. Yakalandığı zaman üzerinden 7-8 ayrı kimlik çıkan, yakalanması halinde sorgu sırasında vereceği ifadeyi önceden hazırlayan kişilere nomıal suçlu muamelesi yapılmaz, yapılamaz... Gözlerini bağlamak gerekir ki, soru so ranları tanımasınlar... Bu yüzden güven-. lik kuwetleri çok şehit verdi. Delil yetersizliği yüzünden tahliye olanlar onları hatırladıkları için..." Elindeki teraziyi gözleri bağlı tutup sallandıran kadının, "sembolik" olduğu- , nu bilmiyor galiba... valilerin yetkisi... ART ayının ikinci gününde bu Möşeye yazmıştım: "Bir Allah'ın e cumhuriyetin valisi çıksın, yetkisizlik yüzünden ne yapamadığını söylesin, göld