Baba şansını zorlamaya başladı! (1)

Kurlhon FISEK

Baha sarısını zorlamaya basladı! (1)

Bayrampaşa’nın damlarında
“mart kedileri” dolaşıyor. Kabahat kimde?

SHP’Ii adalet bakanı Seyfi Oktay’_da…

İçişleri bakanı İsmet Sezgin ne yapıyor?

Bir koldan terör olaylarının, beri
yandan güneydoğunun, öte taraftan
cezaevi firarlarının “stresini üzerinden atınak için”, Ankara’nın Tunalı
Hilmi caddesinde, eski-püskü yağmurluğunun yakalarını kaldırıp, seksensekiz koruma refâkatinde, “çiseleyen yağmur altında yürüyüş yapıyor”.

Yağmurluğu su geçirmez, ama, inşallah geçirir!

Demeç bilem veriyor: “Biz yakalıyoruz, Seyfi salıyor…”

Ayıp! Adalet bakanına “gardiyan”
muamelesi çekersen, sana da sorarlar:
“Cezaevlerinin dış ;evre üvenliği

N EVŞEHİR’DEN 13 kişi kaçtı,

senden sorulur… D kan firar
ederken neredeydin cığım?”
***k

Ekonomik mankenlerimizden biri
kalkıyor, “amele görünüşlü” çalışma
bakanı Mehmet Moğultay’ı suçluyor.

~ Suçlamıyor aslında… “Süper
Emekliler” olayını çözecek kararnameyi imzalamıyor.

Fikri Sa lar kardeşimiz memleketi
sansürden urtaracak… Kanun tasarısı
hazırlamış, İsmet Sezgin sallıyor, “yarın-bugün” deyip, maytaba alıyor.

“Başbeyliğin sahib-i hakikisi” Cavit beyimiz, “Once işverenim, sonra
bakan!” demeye getirip, ILO sözle mesi vesilesiyle, “meselelere amele
Fözüyle bakıyor” diyerek, ceviz ak
ınca M ltay’ı suçluyor,

Çok aha vahimi, “devlet terb’ esi” veren fakültelerden mezun vali er,
başbakan icâzetiyle bakan suçluyor,
bakan kibar, alttan alıyor, vali üstüne
üstüne gidiyor.

***k

Erdal bey kibar insandır, devamlı
susar.

Ama, elektrikli sandalyeye oturttuğum Cavit Çağlar’a uyarımı tekrarlıyorum.

Gerçi yüzü yumuşak olanın sırtı
ıslaklıktan kurtulmaz, ama, yumuşak
huylu at fena teper.

Peki, birbirleriyle dalaşan SHP’Ii
gerzeklere ne demeli?

Yarına devam ederim.

l üû` l v g_ ç’
Gunevdoguılan kaçış CAVİT ÇAĞLAR “Baba” be
‘ ı -ı I nim bildiğim babaysa; bu koalisyo a nu, Intzrmal gengl seçimılâere kadar
t ta .T ‘A, ‘ W’
– EMCIJGRAFİ ıırıâfığlsbilimâ_ vız- rğbıl, ıfêşıîııslğlı Yıl/İlin
D man arınınfanl a rdârını Iın e- ahtıı, n01 evıatır’ “mb”, ıîbşşbaYE: **Tan az? C’ lg? a m?’ kan” zannedenler çenelerını tutma:::ı-t::nııaszıığraêâêâışırr îydumızgêmbîgı
ı _ ı M y’ı, yü enin… Tansu am;elêğehmeldîı h be , ferîğilf super emeklilerle ilgili düzens: tzarrsoîîınırusaeaetzztı ’emakg’ensemwrısenßeıkaikm, «ş
– – _ _ | . ı sın, nce ışverenım, sonra ğgsşşrasııf :tutanağa: ßîbî°nll~î °W°’a”a“d*“”°”t9dabe
savı ıb_ E k ı 8 _8 bakanlıkbenden sorulur! demeye
g am “‘ 5′ e urmaYa am’ Vermşm getiren bır açıklamayla, kabıne arKonut 523W’ 720W _ _ . kadaşına bindiriyorsun… ILO sözYalll; e” azlllda” 4-? bm kşlgak’ leşmelerine senin işveren, onun işçi
Şam Sag Yatlp Sabah Sag kalkacagma olarak baktığını, onun bakış açısının
emmm yanlış olduğunu söylüyorsun…

Şantiye basılmış…_Bir not… “Kö- Koalisyonun SHP kanadı ıı — ü
pekler, burayı terk edırı! Tahrip halktan

__ , muşak olanın sırtının ıs
Wksek 4 b°mba k° ‘hk-J _ klıırtulmayacağını” kazâra anlarsa,
Bomba falan yo , ama, ınsanı ca
_ o koalisyonu senin o baban bile danındanbezdırtmek, korkutmak, kaçırt- ğıımaktan kurtaramazu_
mak ıçın yeter!

Herkes PKK’dan, Hizbullah’tan bilecek, ama, yedi senedir kurulu ko

operatifin eski yöneticilerinin taş üstü- “Bana her’
ne taş, tuğla üstüne tuğla koymayıp, kes hakli Ololağanüstü kongrede alaşağı edilme- duğumu
lerinin hesabını da birilerinin somıası SÖ lediği za
gerek… man tek soru sorarım. ıne ne haO hesap istenmezse, fatura günah ta yaptım?” (Oscar Wilde, 1888)
tekelerine çıkar!