Kamhi suikastinin sonrası…

ı zmßîvîs. cumTrîsT ı

ERŞEMBE sabahı Jak Kamhi’ye

başarısız bir suikast düzenleyip

onca kar-kış-kıyamette Van’a giden “tetikçiler”, topu topu 38 saat
içinde yakalandı.

Karla kapalı yollarda o sürati nasıl
yapabildikleri bir mesele, nasıl yakalandıkları ayrı mesele…

Neyse, demem o değiL. Kamhi’nin canına kastedenler yakalanınca, güvenlik güç

lerine bir heye- “nı n** Mlullkîv- Demem o de-_
(cian, bir şevk gel- Mum al &Mü; ğllı Neâ/Şeh: C9′
i. zaevin en açaRekâbet hiz- ü l bilmek için 38
metin kalitesini ZA *ç metrelik tünel kayükseltin_ herkes zan 18 terör zandahka ıyısını yap- lısının (veya mahma için varını kûmunun) o
yoğunu ortaya kamyonda oldukoyar. ğu ihFbaırııîgîlarıniş…
*t* ıra maAnkara’nın dyafrodizyakve
doğusundaki bir
yerde (“köy” sını- =
fına girer), “Gizli ‘ ” “
örgüt toplantısı var!” ihbarını alan
jandarma, beldeyi kuşattı, baskın
yaptı.

Meğerse fuhuş yapılıyorınuş ev
lğdır otobüs terminaline “bomba
konulduğu” ihbarı yapıldı. Pakete
daldırılan ehliyetli ellere, bomba değil, 16.050 prezervatif geldi.

Kısa günün kârı… Toplam 1.070
kutudan her birinde 15 prezervatif

Kurlhcın FISEK

Kamhi SIIİKHSİIIIIII sonrası…

varmış, Güıbulak gümrük başmüdürlüğünden Erzurum’a gönderilmiş,
orada açık artımıayla, 15’lik paket 13
bin lira “muhammen bedel” üzerinden satılacakmış…

Cilvegözü sınır kapısında 7 milyar

lira değerinde “sele “cünü artırıcı”

ilaç bulundu… Mar a adı “Capta
on”… Arap ülkelerinin zürriyetini

reketlendirmek için kullanılacakmış…

relim!” vaziyetlerı…

*f*
Demem yine o değil… _
Metroya sevdalanan Ankara, ls
tanbul, lzmir büyükşehir belediyelerine bir çağrım var. Ilan versinler gazetelere… On günde 35 metre tünel kazabilen Nevşehirli köstebeklere iş
versinler…

Hem metroları çabuk biter, hem
“terörist avı”na çıktığını zannedenler, milletin cinsel hayatına turp
sıkmaz!

` PA: s.
RAHAT5Z
ETTlMl..

UKUMEITE RAR KAVGSI

Hükmetin telı
ıterıll belediyeler!

° ZMlR’DEKl “minibüs meselesi”
tatlıya bağlandı. Mahkeme kararı
hızır gibi imdada yetişmeseydi o

kadar tatlıya bağlanır mıydı, yolsa

kavga tırınanır mıydı, bilmem, ama,
bağlandı işte…

Tam rahat bir nefes almıştım,
Güngör Yıldız’ın (Çanakkale-hha) bilgi notu geldi önüme… Uğur Mumcu’nun öldürülmesini protesto için
düzenlenen mitingde konuşan Çar_ı_akkale Belediye Başkanı lsmail
Ozay, 12 Eylül liderlerine “beşli çete” dediği için DGM’de yargılanacakmış… Yargılamın! Mitingi televizyondan yayınlattığı için, telsiz kanununa muhalefetten ayrıca yargılanacakmış… Y larısın!

Aynı İsmail Ozay, iki yıl önce, şeref tribününü selamlayan cumhurbeyimizin karşısında ayağa kalkmadığı,
“Azınlık desteğiyle iktidara gelmiş kişiler tarihin akışı içindekaranlığa
mülecelderdir!” dediği için görev e
alınmış, bir buçuk yıl sonra mahkeme
kararıyla göreve iade edjlmişti.

Yine yargılasınlar Ozay’ı… Nasıl
olsa beraat eder.

Tüılıivette neler oluyor?

ANDIKLI Postası’nın son sayısı
S var önümde… Türkiye’de işlerin

nasıl görüldüğünü bir güzel
özetliyor.

Bekteş köyü muhtarı Yusuf Demir’le arkadaşı Hasan Uğur, müteahhitliğini üstlendikleri PTT binasının işlerini çabuklaştırmak için, imaından
habersiz, camiden kaçak elektrik almışlar…

Durumun farkına varan imam ağlaşmış… ”TEK’ten, kaymakamlıktan
yazı var. Elektrildi ısıtıcı bile kullanmam yasaldandı. Suâlusu ben oluyorum. Noolursunuz, ir daha yapma
ın…”

y Peki, imama ne olmuş? Muhtarla
yardakçısından bir araba sopa yemiş… Zorbaları kesmemiş attıkları dayak… Namaz çıkışında, herkesin gözü önünde, bir daha dövmüşler imamı…

Türkiye’de işler böyle görülmeye
başlandı. Ya satın al, ya dövüp sindir!

“fartışmada
:ek tarafı din_ eyen veya

hep kendisi
konuşan kişinin bir kulağı sağır demektir…” (Martin Luther, 1540)

Maz|^m ıı
âlıınıualıllm’
_ I

ıe’sen emekli edilenlerle ilgili
yazımda iki fahiş hatâ yaptım.

0 TEK Genel Müdürü Sedat Yıldız’ın, DYP’den milletvekili seçilemeyince, “çıkma” vaziyetleri, 0 göreve
getirildiğini ima etmiştim. O ayıp benimdir. Hiç bir siyasi partiden hiç bir
zaman aday olmadığını söyledi Sedat
Yıldız… Çimento Sanayii T.A.Ş. ve
Gübre Sanayii T.A.Ş.’nin genel müdürlüklerini yaptıktan sonra o göreve
atanmış… Yani, yılların tecrübeli üst
düzey bürokratı…

9 “Plaket Kalmadı, Mevlit Okutalım” başlıklı 0 yazımda, TEK’in, keyi
şekilde, zamlarını geriye yürüttüğünü,
peşin ödemeye geçerken “çift tahsilat” yaptığını yazmıştım. Göreve 1
Eylül 1992’de başlamış Yıldız… Yani,
“tokatçı” kendisi değil, eski yönetim… Yine affola!

Gelelim “mevlit okutma” meselesıne…

Emekli olanlara hem yemek, hem
şilt verilmiş, ama, “Bir kısım işçi
emeklisi söz konusu yemeğe katılmayı kendi açılarından mahzuılu görerek, genel müdürlük binasındaki
mescitte, yönetimin tamamen bilgisi
dışında, cuma namazından sonra
mevlit okutrnuş…”

Iki hata bir doğruyu elbette götürmez… Gerçi genel müdürlük binasında olup bitenlerden üst yönetimin
“haberli” olması gerekirdi, ama, yine
de iki kere affola!

‘TÜRKİYE Elektrik Kurumu’nda

SEYFI OKTAY
Duyduğuma göre, Nevşehir E Tipi
Cezaevi’nden 18 terör zanlısı kaçmış… Hem de 38 metrelik tünel
kazarak… Polis firan^leri arayadursun, cezaevi yetkilileri hâlâ tünelin nerede olduğunu arıyorlarmış… “Firar teşebbüsleri olabilir,
aman dikkat!” diyen, 10 Şubat
1993’de (yani firardan^bir hafta
önce) genelge yayınlamışsın… Tavuk kümesten, terör zanlısı cezaevinden kaçmadan önce tedbir
alınması, kapıların kilitlenmesi iyi
şeydir, ama, niye kilitlenmedi?
Modern teknolojinin en son imkânlarıyla,.altı ayda ancak dört
metre metro tüneli kazılabi_lirken,
otuz sekiz metre 19 güne nasıl sığdırıldıZSonunda, 3-5 garip gardiyana çıkacak fatura… Sahibi olduğun CMUK da yardımlarına yetişemeyecek… Devlette devamlılık,
fikirde takip esastır. Unuttun mu
yoksa?