evreci dostlara ithafımdır!
EŞHUR “ç’ ” “‘ olduMğunda lstmlşgldım. ..
Dağ gibi biriken, kırk günlük
köpek leşi gibi kokan çöp yığınlarına
fazla aldırrııadım. Grevdir, böyle şeyler olur. Zaten, yaptınmı yoksa, grev
“greW olmaktan çıkar. i
Çöplerin kalkmadığı, dahası etrafa büsbütün sa
HAV ALLAH..
çıldığı o günlerde ‘N’ °
“şehirli” psikolo- YE& lpßûlmlng Siirt’in Müca- ‘
jisine taktım kafa- ” dele gazetesi var
yı… Belediyeden, önümde… Haber
halktan, çöpçü- ibret verici…
den, üniversite İlkokul öğrenhocasından dost- cisi, “gönüllü .
larla konuştum. çevreci” Banu
Sonra Anka- ..` . Tekin’in Öyküsü…
ra’ya döndüm.’ : ş _, gevreye, teBütün duydukla- ‘ _ miz iğe sahip çırımı, dinledikleri- . « * kan arkadaşlarıymi, Prof.Dr. g.: i, V la beraber, Siirt
&gun Türkcan, – v . . .. . «› valisi Naci Parüç-dört cümleyle özetledi. malsız’la belediye başkanı Ekrem Bi”Etrafı pisletmek içgüdüseldir. |el<'e gitml ,- başlarının etini yemişKapı kapatmayı bilm ' , çünkü, ça- ler, "top n temizlik kampanyası"
dır geldi Ev ı in-. başlatrnı lar...
san eliyle, çadır kapağı kendiliğinden Çocu lar da sokaklarda "gönüllü
kapanır. Bir yere girerken pabuçlan- çevre zabıtası" görevi yapıyor. Yere
mızı çıkarırız, çünkü, girene kadar
dizili duran dört ın ayak silnı bılmeyiz... Temizlik
' meye yaradı
öğreni ir, p' etmek içgüdüseldir..."
Tesbitin soyut (ve doğru) olduğunu, ama, somutlaşmasını söyledim
Ergun'a... Somutlaştı. .
"Komşu apartmanda son derece
mederı" bir büyüğümüz var. Sıkı sıkı
a kapiya bıralalması
en çöpleri, ağzı açık torba içinde,
gözümün içine baka baka, dört kat
ilim:: vmıa cömn
Kurthon F SEK
cevreci ııosııara itlıatımılır!
çöp bidonuna attı. Mübarek etçi sanki! isabet ' ler
saçıldı. Benl gördü, pi in gü dü.
Sonradan edinilmiş 'temizlik' alı kanlığından, içgüdüsel intikamını
mış gıb' i..."
Pisletrnek doğuştan gelmiş cihâ ne, çöpçü grevi
bahane!
"hakktuuu" diye tüküren birine yaklaşmış Banu... Televizyon filmlerinden öğrendiği kibarlıkla, "Amcacığım, yere tükürme, çevreyi temiz
tırt,y ili koru!" demiş...
" ur yavrum, yere bir daha tükünnern!' demiş amcacı ı...
Banu'nun yüzüne tü ,ürmüş, bir
de tokat atmış...
"Amcacığım" şiddetle aranıyor
Siirt'te... Bulunursa çevre temizlenecek sanki...
Mcrrrsrax KuwşrLER
MAA$I ALD am Gun soran
. YAl°ARLAi2-~
ZlZ Nesin Türkiye'nin yüzde
60'ının aptal olduğunu söyledi,
çıngar çıktı, kaçta kaçımızın budala, kaçta kaçımızın akıllı olduğunun
davulcu pazarlığı başladı. Anima olmadı. Kimisi kalktı, "He
pimiz ıyız!" dedi. Obürleri kalkıp
Aziz beye arka çıktı: "Az bile söylemiş... Bizden daha budalası yoktur! '
Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin
Güney Marmara Şubesi'nin düzenlediğiebir toplantıda, herkes öyle dediği için
n de aynı sıfatı kullanıyorum, "Aziz
bey" gazetecileri tarif etıniş... Bizimkilere şu sıfatları yakıştırmış...
_ "Sahteci, iki yüzlü, tembel, ena
yı...
Artık bu aptallık-akıllılık tartışması
kabak tadı verdi. `
Aptal Türkiye'nin en çok kitabı satı- '
.lan yazarının kim olduğunu sormaya
başlarlar insana...
Hüsam'ın hedefi
caııit sağlar
lYE olduğunu sormayın, TBMM
N başkanı Hüsamettin Cindoruk,
umum Bursa havalisinden sorumlu devlet bakanı Cavit Çağlarü pek
sevmez... Sevmezlikten öteye, "boy
bedeli" yaptı kendisini...
Yalnız onu değil, yakın eşini...
"Çağlafm ' iyetmez, ' ' temiz ensin!' diye, yetkisi olsun veya olmasın, ferman buyurdu.
Cind0ruk'un "ekip" dediği kim?
Neden sorumlu olduğu pek bilinmeyen Omer Barutçu var. Oradan buraya
milleti götürmekten sorumlu olan Yaşar Topçu var. Bir de "lcayınço" Ali Şener var.
Obürlerini anladık, temizlendiler mi
odalarına çekilir, memleketi yine oradan idare ederler. Ama Ali Şener'in çekilecek sine-i milleti, odası yok...
O ne yapsın?
Rivayet o ki, Ali Şener'e de yer arıyormuş Cindoruk... Eski devirlerin hesabı sorulmuyor, yenisinin sorulacak
hâli yok...
Aptallar
över, alalIılar takdir
eder..."
(William Pitt, 1798)
ııralıa SBVIlaSI
Eylül müdahalesinden sonra
1 2 Çankaya'ya yerleşti asker
ler... Garajda bir sürü Mercedes marka araba görünce şaşı rdılar:
"Ne lan bunlari"
"Sizden öncekilerin makam arabalan komutanım!"
"Ne a burada?"
"Sizi bekl' rlar komutanım... Size tahsis edi iler!"
Hımmm, kemmm, kümmmm!
Jandarma paşası dellendi: "Ayıptır, ısraftır. Hepimize birer Renault
alsalar, hem memleket işleri görülür,
hem tasarruf olur..."
Uygun bulundu teklif... Renault'lar
sipariş edildi, geldi.
Cunta dönemi boyunca, hem
Mercedes'leri, hem çocuklarının, eşlerinin, yâverlerinin, kapı komşularının getir-götür işleri için Renault'ları
oldu cuntacıların...
Kimse Türkiye'de hesap sormaz,
soramaz! Tencerenin dibi, soranın
tenceresinin dibinden daha kara olduğu için
Mercedes plakalarıyla Renault
plakalarını aışivden tarayıp eşleştirin,
ne dediğimi anlarsınız... Gözlerimden değil, plaka numaralarından...
BULENT ECEVIT
Mustafa Kâmil Zorti'nin "yakın
arkadaşı ve kardeşi" Ziya-ül
Hak'ın uçağı düştü, ölen öldü, kalan sağlar bize kaldı, devlet büyüğümüz "yetim ve ölGüz" muamelesi gördü.
Kimsenin bizi sevmediğini bir
türlü öğrenemedin... "Yakînimdir"
dediğin Zülfikar Ali Bhuttdnun arkasından ağıt yakarken, Pakistan'da, Benazir'e, "Mâdem sesini
duyuramıyorsun, özel televizyon
aç, istediğini söyle!" demişsin...
__ Benazir hanım donup kalmış...
"Oyle bir imkânımız yok!" diye
kestirip atmış, konuyu değiştirmiş...
Ozel televizyonların "anayasa
ihlali" olduğunu söyleyen sensin...
Devletin televizyonlarına "Hakkımızı verm' orlar!" diyen sensin...
Devamlı te evizyona çıkmaya, konuşmaya çalışan sensin... Yirmi iki
ayda yapamadığını kim becersin?