Tanju’ya dostça tavsiyeler…

D

u
`.

r.ı
İ.
Y

kısınısı” peşinde

bazlı şeyleri bilmezsin… .

lnşallah da, zor yoldan öğrenmezsin…

0 Hülya Avşar’la fotoğraflarınızın, önce ayrı ayrı, sonra çifte
kumrular gibi beraberce gazetelerde çıktığı günler
geçtiği için

uhn F SEK
Taniwva dostça tavsiyeler…

TUZ yıllık ömrünün dörtte
üçü top, dörtte biri “hatun

protokolünden hiç mi hiç anlamadığını biliyorum. Profesyonel sporcuların dertlerini anlatmak için devrin
maliye bakanı Adnan Kahveci’ye
topluca, takım elbiseli ve kravatlı gidildiğinde, son anda blucinle yetişip,
“Benim benzin istasyonu ne olacak?” diye lâfa
karışmış, hem arkadaşların arasında, hem devlet
katlarında kendi
de gazetecileri ne “lokavt” yap
azarlamıştın: tırtmıştın…

“Benim özel ha- Benzin istasatım bu… Kimse yonundan artık
arışamaz, topu- söz etmediğine

nuzu mahkemeye veririm!” Avrupa Insan Hakları Divanı’nın kararlarına göre, kamu a mâlolmuş
kişi erin Özel hayatı olmaz! Sonunda, tehdit ettiğin
gazeteciler değil, hülyalı arkadaşınla
beraber sen “mahkemelik” oldun.
“Zina” suçlamasıyla…

Umarım, ama, sanmam, bir muafbet bin nasihatten evlâ olmuştur.

*f*

Cumartesi günü Antalya’da yapılan bir panelde, Trabzonspor’un teknik direktörü Leekens konuşmuş…
“Futbolcuların çoğu geri zekâlıdır…
Şöhretin etirdiği şehvetle paralannı
çarçur r, sonra da ‘yandımallah’
diye, onların isimlerini, şöhretlerini
kullanmaya çoktan hazır olan mafyanın kucağına düşerler…”

Birkaç isim saymış… Bu arada seninkini…

9 Kazandığın paraları iyi kuUanmadığını, bencil olduğunu, devlet

göre, dersini aldın herhalde…
*t*
Durum vahim… Toplu kaçakçılıktan yediğin dokuz yıllık

hapis cezası yargıtayda…
Takım arkadaşların kalkıyor,
‘Tanju’ almaya gelirlerse, hepimi
zi karakbıla götürür-ler!” diyor. Kuşkun olmasın, götürürler… Avukatın
kalkıyor, “Tanju saf ve bakir bir Anadolu çocuğudur!” diye, ipe-sapa gelmez, hukukun neresîne sığdığı anlaşılmayan bir temyiz dilekçesi yazıyor. Sen kalkıyorsun, “Bütün işlerimi
gömıesi için babama 1991 yılında
vekâletname venniştim!” diyorsun…
0 Türkiye’nin (ve Osmanlı’nın)
en kritik döneminden g iyor yargı
organları…Senin araban eğil, yargının namus ve bağımsızlığı ortada…
Ne kadar üstlerine idilirse, o kadar
ters teper. Azıcık ak ın varsa, kendin
susmayı, sözde dostlarını susturmayı

öğren…

,.

I

Sivas’ta teıeıon
sanıkları arttı!
S İVAS’TA çıkan Hürdoğan gazete
sine bayılıyorum. Kara mizah
var, özeleştiri var, “fikri takip”
var, Türkiye’nin gündemini devamlı
yakalamak var.
Son haberlerine göre Sivas’ta tele
fon saglıkfları artma… h l
“T e on ı arının emşehri erimizi rahatsıszalîettikleri haberinin yayınlanmasından sonra, bizi telefonla
arayan vatandaşlar a nı durumdan
şikâyetçi olduklarını lirttiler. Geçen gece telefonu çalan rimiz
açmı , karşısındaki ses, ‘Ben milletvekili olacağım, âiz bu hususta ne düşünüyorsunuz?’ i somıuş… Herrıîehrimiz, ‘Ben cumhurbaşkanı deği im,
git ona sor’ demiş… Gece arısına
dağı, hatta ecenin yarısı an sonra sapıkt efonlar çoğaldı…”

Protokol incelikleri

ADYASYON olayı patlak verip

“bisürü” bilim adamı örtbas ça
basına_ girince (siyasi iktidarın
emriyle), YOK yine gündeme geldi.
Allah radyasyondan razı olsun!

Erdal bey nazik adamdır, usûl-erkan, nezaket bilen aileden gelmedir.
Ozel kaleminden rica etti, “Köksal
Toptan beyefendiden randevu alabilir
misiniz?” diye sordu.

Başları üstüne, hemen aradı Erdal
beyin özel kalemi

Milli eğitim özel kaleminde panik… Başbakan yardımcısı bakanın
ayağına gitmez, olsa olsa, bakanı ayağına çağırır. Her ihtimale karşı randevunun gün ve saati belirlendi, ama,
kulaktan kulağa, “Birileri bizi işletiyor
galiba…” fısıltıları yayıldı.

Randevu saati yaklaşırken “brifing
malzemesi” hazır değildi milli eğitimde… Rivayet o ki, Erdal beyin yola
çıktığı duyulunca, malzemeler toplanmış, Toptan da apar-topar bakanlığa
çağrılmış galiba…

53-. ı !Isi-Yağ

te ‘ ni
artırmak
istiyorsan,
bir zahmet, muhaliflerinle oturup
konuş…” (Benjamin Disraeli, 1861)

s ı Hizbullah’ın

“ölüm listesi”

EMPONUN “Hizbullah’ın

Olüm listesini Açıldıyonız” ha
beri çıktığında, arkadaşımız
Mehmet Korkmaz her zamanki gibi
meclis kulisindeydi.

Ortalık birbirine girmiş… Herkes
birbirinin elinden dergi kapmaya çalışıyormuş… “Kim var? Sen var mısın?
Ben niye yokum?” diye…

SHP Batman milletvekili, aynı zamanda TBMM bayındırlık ve turizm
komisyonu başkanı Adnan Ekmen, ismini listede görünce derin bir “aaahhhh” çekmiş…

“Dert değil…” demiş, “Ama, en

çok zoruma giden, sol örgütlerden ~

gelen tehdit mektupları…” Arkasından fıkra anlatmış…
Her tarafın karla kaplı olduğu bir

gün, kurt inmiş köye… Garibim hay#

van ne yapsın, karnını doyuracak…
Tam köye girerken, bilcümle it-köpeğin saldırısına uğramış… Tabanı yanmış it gibi kaçarken kendi kendine ağgirmiş… “Çoban köpeğini anladım,

ibinin yedim, intikam alıyor. Davarcının köpeğini anladım,
öküzünü parçalamıştım, intikam alıyor. Peki ulan, demircinin iti! Sana
ne? Sahibinin çekicini mi kaçırdım?”

Hizbullah’ı anlıyor Ekrnen… Obürlerine de hak veriyor. Kafasının tek
basmadığı şey “sol örgütlerin kendisine niye kızdığı”…

TANSU ÇILLER
Türkiye’de “ANAYOL” diye bir
icat çıktı. Anasını bırakıp yolunu
bulmaya çalışan, ismi lâzım olmayan bir sürü kifayetsiz muhteris çıkardı. O_nların dolduruşuna geliyorsun, istanbul’un “talan” günlerinin savunuculuğuna itiliyorsun…
“Benim iki kişili“im var…” demişsin, “Universite ocası olarak doğru bildiğimi, politikacı olarak gerekeni söylerim…” Kendini savunmak zorunda kalma! Mevcut iktidarın icraatiyle iktisat ilminin çeliştiğini bu kadar açık söyleme! Babayı bırakma! En azından, 28 yıllık
babanın basfretini yabana atma!
“Türkiye Ankara değildir, İstanbul
şehremanetinden ibarettir!”
diyenlere de fazla kulak asma!