Geç-Geç Bİtmeyen “Geçiş Dönemi”
türlü…
Kurlhan F SEK
EEG-GEÇ BİIMEYEN. “GECİS DÖNEMİ’
RENK’lerin “aritmetik” dedikleri
parmak hesabından sınıfta kalıp
.topçu trigonometrisinden sınıf atlayanların kurdukları düzen geride
kaldı.
Tam “geride kalmadı”, ama, kaldı,
kalacak…
12 Eylül cuntasının kapattığı partilerin yeniden kumlması, ne yapacaklarına sakin kafayla karar vermeleri
için, “çok Özel bir
TURBAN genel müdürü Ömer Bilğin, Adalet Partisi’nin son kongresinde
elegeymiş… Arkadaşlar vasıtasıyla
açıklama yolladı. “d
“AP’nin son i e delegeydim, politikacıydım. çıkartılan kanuna göre, kongreye katıldım, verilen
vazifeyi yaptım. Devlette “rev aldım
diye, kanunun verdiği vaz ‘ mi reddedeyim yani? Ustelik, 0 ongrede
– – çok sayıda yükkanun” bile çıkar- _ sek bürokrat var- _
tıldı. _ ‘Masaların,
Eski CHP’liyi erin arkasıyeni ANAPwa, ye- na saklandılar.
ni DYP’Iiyi eski -Sırf resımyleri çık-‘
MHPfde görüyo- masın diye… Ben
ruz. lki arada üç kanûll” haklarlml ‘
derede hepsi… kullandım…”
Maziye dönâek *i*
(ne kadar şen ik)
bir türlü, istikbâle su gi***
sıçrasak (ne olaca- Faiz& kumu), a_
i***
Kanun çıktı, herkes eski partisinin
kongresine katılacak… “Tamam mı,
devaın mı” diye oy verecek…
Hayatımda görmedim, tanımadım,
yönettiği be yıldızlı oteller zinciri
TURBAN’da bugüne kadar kalmadım.
Sırf Iâf çıkmasın diye, bundan sonra
oraya ‘gidip kalan da nâmerttir.
Adalet Partisi’nin “baba zoruyla”
(aslında “akl-ı selim”) Doğru Yol Partisi’ne katıldığı kongrede, oy sayım heyetinde Ömer Bilgin vardı. “Bürokratların orada ne işi var?” diye dellendik,
devlet ve hükümetin kongreye (ve koalisyondan yana) ağırlığını koyduğunu
varsaydık.
sağı getirip her esi veto etmişlerdi.
Kendileri henüz
ana rahmine düşmemiş vaziyetteyken,
veto ettiklerinin babaları, Anadolu
topraklarının, Türkiye’nin kurtuluş savaşını veriyorlardı. ç
Olur, “geçiş dönemleri” her zaman olur, ama, devamlı geçiş dönemindeyiz… Ne mübarek dönem, habire “geçiyor”, geçmekle bitmiyor.
Can Yücel’in tabiriyle, “delip de geçior…”
Y Kanunlar ‘herkes için çıkar. Hem
bürokratlara, hem siyasi lere, hem sıradan vatandaşlara, hem siyas” iktidarlara…
Ben söylemedim, iki asıra yakın
zamandır David Hume söylüyor.
GALATASARAYA NAZAR DEGDI…`
ğ..
` ./
ÜT E görüşmeleri sırasında meclis
Bsıra arının yarı yarıya boş kaldığına
bakıp üzülmeyin… Boş durmuyordu milletvekilleri… Kuliste, yemekhanede, dertleri dağ gibi biriken istanbul’un
sorunlarına çözüm arıyorlardı. Aranan
taze kan bulundu sonunda… Partilerden
12 milletvekilinin gireceği bir komisyon
kuruldu.
DYP’nin komisyon kanadı biraz zayıf… Istanbul milletvekilleri (doğma-büyüme İstanbullu olmak erekmiyor) Yıldınm Aktuna, Tansu Çiller, Coşkun Kırca, Bedrettin Dalan, can Akyürek
komisyonda yok… Hay i, üç tanesi bakan, gelemez, ama, öbür ikisinden Istanbul’a hiç mi hayır gelmez? _
Neyse, uzatmayalım, istanbul’un
dertlerine devâ bulunacağına inanıyorsanız, “TBMM-Ankara” adresinden aşağıdaki komisyon üyelerini bulabilirsiniz…
Nevfel Şahin (Çanakkale-DYP), Rıfat
Serdaroğlu (Izmir-DYP), Münif İsl u
(Kastamonu-DYP), Sezai Özbek (Kırk areli-DYE), Ali Ber (Samsun-DYP), İmren
Akyut (Istanbul-ANAP),__Orhan .Ergüder
(Istanbul-ANAP), Sabri _Oztürk (istanbulANAP), Şahin Ulusoy (Istanbul-SHP), lb
_rahim Gürsoy (Istanbul-SHP), Mustafa
Baş (İstanbul-RP), Mehmet Sevîgen (İstanbul-CHPL.
Nereden seçildiklerini değil, nerede
doğduklarını merak ediyorsanız, yeri gelmişken onu da söyleyeyim bari… Tek Istanbullu Orhan Ergüder…
1
‘Ğ .
:éfşývs Mensubu
oldugun ln
” giliz gizli is” tihbarat örgütünün otuz yıllık raporları, birer ikişer yayınlanıyor. Dünkü gazetelerin
manşetlerini gördüm, gerisini okumadım. Mahallinden verilen bir rapoßı
göre, Menderes’in idamını o zaman ‘
Sovyet yönetimi istemiş, istemekten
öte e; emretmiş… Kime emretmiş?
Mil ^ Birlik Komitesi’ne… MBK’nın genel sekreteri, kuwetli adamı kimmiş?
Daha önceki bir istihbarat raporuna
göre, “sıkı sosyalist” olan Alparslan
Türkeş… Vaktiyle üzerinde güneşin
batrnadığı bir imparatorluğun nasıl soğan cücüğü gibi bir adaya sıkışıp kaldığını daha iyi anlıyorum… lyisi mi,
efendilik sende kalsın’, namın yürüsün, emekliliğini iste! Dünyanın en
bulaşıcı hastalığı aptallıktır.
rıılıılı( ııosîcıı i
TEKZİPLER…
ENl yılın ilk açıklaması Uluç
YGürkaNdan geldi. “Ankara Kulübü” tarafından düzenlenen
gecede jıkır-şıkır misket oynamadığını, otur uğu yerden tempo tuttuğunu
söyledi. Ayrıca, yazıda memleketinin ‘
“Urfa” olarak gösterilmesine, asıl
memleketlileri çok sinirlenmiş, telefon yağıyormuş… “Ben Türkiye mozaiğinin tipik temsilcisiyim…” dedi
Uluç, Babam Konyalı, annem Karamanlı, Urfa’da do dum, İzmir’den
kız aldım, Ankara’ okuyup Ankara’dan milletvekili seçildim…”
Tarım bakanı Necmettin Cevheri A
de açıklama yaptı. Oynamamış, alkış
tutmuş… .
***Ir
Konya’dan bankacı dostum Halil
Yılmaz aradı. Vezneleri kapatıp şarkı ‘
söylemeye gittiğini yazmış, minik (ve
dostça) bir kamış atmak istemiştim.
Elim (ve dilim) biraz ağır kaçmış…
Otuz yıllık besteci olduğunu bilirim.
“Hayır işleri” için konser verdiğini de
bilirim. Espriyi abartmanın anlamı
yoktu.
FİKRİ SAĞLAITIN
MUTLU BIITCE YILI i
İKRİ Sağlar’ırı kültür bakanlığı
bütçesi geçen yıl reddedilmişti.
Refah oyları dışında, bu yılki bütçesi, oybirliğiyle (ve ayakta çılgın alkışlarla) kabûl gördü. ANAP’lı Süha
Tanık, “Osmanlı Sultanları” sergisinin Amerika’da açılmasını, Türki”
cumhuriyetlerle kültürel ilişkilerin geliştirilmesini, Macaristan’daki Gülbaba türbesinin onarılmasını övmekle
bitiremedi. Ardından, MÇP milletvekili Servet Turgut aldı sazı eline… Pamukkale ve Kapadokya’nın tahribini
önlemek için bakanlıkça yapılan çalışmaları göklere çıkardı. RP’den İbrahim Halil Çelik, özel televizyonlar
için “patlayan birer kanal’ on” tabirini kullandı, Sağlar’ı eleştirdi, ama,
Sağlar’la ilgisi olmadığı için kimse aldırmadı, eller olumlu kalktı.
Sevgili bakanımıza bu “oylaşım”
(gâvurlar “consensus” diyor) konusunda minik bir sorum var. Bilmediğimiz bir şeyler mi oluyor?
“Yoz devletin kanunu çok
olur…”
(Robert Browning, 1881)