Barolar ne avukatlar doğuruyor! (1)
ROF. Dr. Metin Günday idare
hukukçusudur, sakin ve uyum
lu adamdır. Ama, Ankara’nın
Çankaya’sındak_i_ Sedat Simavi sokakta “T urgut Ozal vekili” Bilgin
Yazıcıoğlwna komşu olmak, bütün
mahalleli gibi, onu da canından
bezdirmiş… Dayanamamış, patlamış, Yazıcıoğlu’nun başrnüvekkili
cumhurbeyimize “Kişiye Ozel” bir
mektup döşenmiş…
Cumhurbeyin eline bugün-yarın
geçer. Biz kay- ß .
nakta yakladık.
i**
N Sayın Turgut
Ozal
Cumhurbaşkanı
Çankaya-ANKARA
Uzunca bir
süreden beri,
özel avukatınız
Bilgin Yazıcıoğ|u’nu korumak
üzere bazı yardımcı kolluk personeli (bekçi vs.) görevlendirilmiş
bulunmaktadır. Bu ülke ve devlete
çok değerli hizmetler vermiş bulunan insanları koruma altına almayı
bir türlü düşünememiş ve hunharca
öldürülmelerinden sonra da bugüne
kadar pek çoğunun katillerini bulmakta dahi acz içine düşmüş bulunan bir devletin, zat-ı âlîlerinin adli
mercilerdeki özel işlerinin takipçisi
olup hiç bir resmî sıfatı bulunmayan
ve kime karşı korunduğu da belli olmayan avukat Bilgin Yazıcı0ğlu’nun
böyle bir korunma altına alınmış olmasını anlayamadığımızı takdirlerinize arz ediyorum.
Adı geçen kişinin ikametgâhının
bulunduğu binada 24 saat nöbet tu
be ı
tan kamu görevlilerinin, bu kişinin
ve ailesinin adeta özel hizmetkârları
gibi istihdam olunduklarını da bilgierinize arz ediyorum. Bu bağlamda, Yazıcıoğlwna tahsis olunmuş
bulunan koruma görevlileri, adı geçen kişinin özel arabası için yol ke
. narında münhasır park yeri ayınna
görevini de üstlenmiş bulunmaktadır. Şöyle ki, koruma görevlileri Yazıcı0ğ|u’nun ve benim dairelerimizin bulunduğu binanın önüne koydukları ve kimseye dokundurtmadıkları su kovalarıyla bu kişinin özel otosu
için zorla park
yeri ayırmakta ve
burada bir başkasının park etmesine aslâ izin
vermemektedir.
Kendisinin ko
.. -ıgnv ve»
Mazi..
ma görevlilerinin
bu biçimde istih. damı, avukatınız
olmasından ileri gelmektedir. Bu nedenle, işbu mektubu, kendisinin “en
ziyade müsaade ° mazhar müvekkili” olan zat-ı â îlerinize yollamak
zorunda kaldığım için affınızı diliyorum.
***k
Günday tam yukarıdaki son noktayı koymuştu, kapısı çalındı. Gelen
koruma bekçisiydi. “Bil in bey geldi
efendim, arabanızı çe ebilir misiniz?” dedi.
Siniri bozuldu Günday’ın… Devlet (zabıta) zoruyla arabasının çektirileceğini bildiği için mektubu yarım
bıraktı, “Yarın devam ederim!” dedi.
Biz de yarın devam ederiz…
HÜKÜMET, SOMALİ’YE ASKER YOLLUYOR…
DÜNYA -YUVARLAKTtR-u
Bu Yöne GİDERSEK BURAYA
vA-Eıızızz.
Kurthanl: SEK’ t
i Barular ne avukatlar duğuruvor! (1)
runması ve koru- .
Amerika’da
samııanvalar
haha icin
ILAHLI kuvvetlerimizin önüS müzdeki beş yıl içinde alacağı
1,1 milyar dolarlık (bizim parayla 10 trilyon) Sikorsky helikopterlerinin anlaşması imzalandı ya,
imalatçı firmanın fabrikaları bayram yerine döndü. Şampanyalar
patlatıldı, “From Sikorsky to Baba
and TSK with Love” diye peşpeşe
kadehler kaldırıldı.
“Alt tarafı 95 heli ter… Bunda zil takıp oynanaca ne var?”
demeyin… Sikorsky ûrmasının işleri, son zamanlarda, iyiden kötüye,
kötüden betere gitmiş, Allah geçinden versin, iflasın eşiğine gelinmişti.
“Bush’un Amerika’ya fatura ettiği yoğun ekonomik krizle Clinton’ın savunma bütçesine getireceği kısıntılar, Sikorsky için ölüm
çanları çaldırıyordu…” diye anlattı
arkadaşlar, “Tesislerin bir bölümünü kapatacak, işçi gkamıa yoluna
gideceklerdi. Bizim ‘ler hem şirket
tarihinin en büyük toplu alımını
yaptılar, hem adamları ıflâstan kurtardılar… Şampanya patlatrnasınlar
da r_ı_e yapsınlar?”
Ozal Çankaya’da çatlasın! Başbakanlığı zamanında dıgırık birkaç
yerli şirketi kurtarmıştı… Baba dünyaya açıldı.
“Politikacıların her sözüne
güvenebiliırsiniz… ‘Yeter ki,
onlarla konuşurkan sırtınızı
dönmeyin, duvara verin…”
(Oliver Cromwell, 1654)
‘ sındaki başözneleri çağrıştıran ba
Hamlet
Anteıfte (2)
EÇENLERDE Yüksel Yalo- l
G va’dan naklen “Hamlet Antep’te” diye bir şeyler yazmıştım. Sıtkı Severoğlu dostça bir öfkeyle aradı Gaziantep’ten…
“Rahmetli Haldun Taner’i kay
nak gösteren o milletvekili sizi ya- ,
nıltrnış… Uç yanlış yapmış; Bir, Antep şivesini, ağzını yanlış iliyor. lki,
sinemacı arkadaşlara sordum, HamIçt Gaziantep’te hiç oynamamış…
Uç, Gaziantepli, kız kaçırma, kan _
davası, cinayet olduğu için değil,
dünya edebiyat-ti tro klasiği ol ğu için ider Ham efe…”
Bir efıkrası var Seve ” u’nun…
“Papaz mektebinin yenı mezunu
vaaz verecek, çok heyecanlı, tecrübeli rahip iki-üç kadeh şarap içirtmiş… Vaaz bitmiş, kilise alkıştan yıkılıyor. ‘Nasıldım?’ diye sormuş toy
rahip… ‘Çok iyi, ama, üç hata yaptın’ cevabınıalmış, ‘Duaların. sonunda oley denmez, amen denir, bu bir!
Isa gayrımeşrû çocuk değil, tanrının
evlâdıdır, bu iki! Vaaz bitince merdivenden yürüyerek inilir, trabzanlardan kayılmaz, bu üç! Tamam mı?’”
Bence tamam… Gerisini Yalova
milletvekilimiz (pardon, milletvekilimiz Yalova) düşünsün…
YILDIRIM AKTUNA Kızılay genel kumlu öncesinde, başbakanı beklerken, meclisteki çiğköfte
meselesi hakkında özlü sözler
söylemişsin… “Bu eteciler hep
bö edir zaten…” emişsin,
“Çığköfteyi kendileri de yediler,
sonra yazdılar. Suça iştirak eder,
sonra seni suçlu österirler. Bunu
iyi bildiğim için, yışlarını elime
aldım, istediğim ‘bio natı orum…” Gazeteci er ha kın a, sağlık bakanlığının AIDS kampanya
zı sıfatlar da kullanılmış bu arada… Yanlış duyduysam, elektrikli
sandalyede yarın, öbür gun seninle yer değiştirmeye hazırım… Yoksa, hak ettiğin yerde otur!