aşkın ördek neresinden dalar?
° NSAN haklarını kollayıp koru-,
makla görevli devlet bakanı
Mehmet Kahraman’ın Hürriyet’e
verilmiş özel demeci vardı. Hem de,
koalisyonun tâlî ortağı SHP’nin en
mutlu gününde…
“CMUK yasası kelimenin tam anlam la fos çıktı. Böyle tâviz dolu yasalalla insan hakları falan korunmaz,
korunamaz…”
ma bakanı… “Türkiye’nin çalışma
yasalarını elden geçir, lLO (dünya)
standartlarına uygun vaziyete etir,
işten çıkarmaları zapt-ü rapta al.” talimatını verrnişlerdi endisine…
Bir yıldır uğraşıyor, didiniyor. Olmuyor, olmuyor, olmuyor. l
Niye olmuyor? Sözümona, bir
koldan büyük burjuvazi, beri yandan
‘ Saffet Kork
maz arkadaşımızın haberine gö
re, haberi oku- yapılan (ve çeyunca, hop otu- nesini tutması
rup hop kalkmış, için Mehmet
SHP üst yönetici- Kahraman’ın
leri… Adalet ba- uyarıldığl) MY
kanı Seyfi Ok- toplantısından
tay’ın’ “Müjde sonra, SHP gemüjde bize! İn- nel sekreteri
san haklarında Cevdet Selvi’nin
çağ atladık, Avru- söylediklerini
pa artık bize gıkı- acaba duydu
nı çıkaramaz!” mLLMoğuItay?
diye zil takıp oy- ‘ ‘ M â l û m
nadığı bir sırada, aynı partiden bir
başka bakanın aynı yasayı foslatıp tısIatması, başına karalar bağlaması ya
kışık almazmış…” ı
SHP’nin MYK’si toplanmış, “partiyi ve hükümeti zor durumda bırakacak demeçler vermemesi” için
Kahraman’ı uyarmaya karar vermiş…
***k
Kahramanldan daha kötü durumda olan bir başka bakan var
SHP’de… Mehmet Moğultay… Çalış
efendim, yeni binamıza taşınıyoruz…
Yeni binaya taşınırken personeli tepeden tırnağa de iştirmek gerekir.
Biraz halıya mâ olur, ama, daha
niteli i, üniversite mezunu, dil bilen
insanlara ihtiyacımız var. İşten çıkarılacak eski personelin SHP’ye ait bakanlıklarda istihdam edilmesini bakanlanmızdan istiyoruz…” ‘
SHP bu kafayla giderse, CMUK’ta
olduğu gibi, işçi haklarında da bayraktarlığı baba yapacak…
;ama DA .
Aızı ıcovANız. n_ – ,
ııillnııııı”
Kurırıan r sızı( de
saslıın ördek neresinden dalar?
koalisyon ortağı
DYP’liler engelliyonnuş…
Ewelki gün ‘
Pilotun isini
kim görecek?
NAP olağanüstü kurultaya gidiA yor, ama, herkes keytînde, işin
gırgırında… Olup biteni ciddiye
alan yok… Mesut Yılmaz’ın en yakını,
sadık askeri, malî işlerden sorumlu
başkan yardımcısı Şadan Tuzcu’yu
kuliste çevirmiş gazeteciler…
“Haberin ola…” demişler, ”Turgut bey partinin başına dönüyor, seni çıtır çıtır yiyecek…”
Tuzcu’nun umurunda değil… Fıkra anlatmış… Bilinen bir fıkra, ama,
yerli yerinde…
“Hayvanat bahçesine Afrika’dan
arslan gelecek, uçak havalanmış…
Tam yarı yolda kafesin pannaklıklarını parçalayıp dışarı çıkmış hayvan… Kokpite ginniş, pilotun başına
dikilmiş,.’Seni yiyeceğim lan’ demiş… ‘Yersen ayvayı da yersin, uçağı
indiremezsin’ demiş pilot… Arslan
biraz bozulmuş, köşe büzüşüp tirtir titreyen hostese önmüş… ‘Seni
yiyeceğim lan’ demiş… Hostesin morali düzelmiş, arslana gülmüş…
‘Olur’, akşamaotelde pilotla sen olursun’… Anlattırabildim mi? Pilot da,
hostes de benim…” ı
Yılmazcı’lar bir yerlere “kriptik”
mesaj gönderiyor galiba…
HU SEYIN_ BALYALI
ANAYI ve Ticaret Bakanlığı
bütçesinin mecliste
görüşülmesi sırasında, adam
gibi tenkit yapacağına, “Benim
bakanım Tahir Köse/Pabu
bırakmaz, ne takkeye, ne ese”
diye şiir okumuştun… Aldırrnadım,
herkesin gönlünde şairlik yatar.
Derken, beykardeşim, Sağlık
Bakanlığı’nın bütçesi görüşülürken,
işkembeden bir şiir daha çıkardın…
“Sayın bakanım Aktuna, aldırma
sen ona buna/Yolun doğrudur,
devam et yoluna…” Birinci
yaşgününü kutlayan koalisyon
hükümetimize, senin gibilerinin
değil, Eşref’in şiirleri müstahaktır.
Başbakanlık bütçesi görüşülürken,
babayla kaûyeli ne yapacağının
merakı içindeyim…
ııeıeııe o`eslıi
askerlilıler?
lRMl dört ay askerlik yapmaY nın ne olduğunu, ne anlama
geldiğini yapanlar bilir. Askerlik sürelerinin habire kısaltılması, dolara, marka endekslenmesi, yaz tatillerine denk düşürülmesi zorlarına gilder.
Benim zoruma gidiyor şahsen…
“Kurşun askerlik” değil, sahicisini
yapmış arkadaşlardan biri telefon etti, “test” yaptı. Ibret-i âlem için…
Normal askere ne denir? Mehmetçik…
Kısa dönem askere ne denir?
Mehmetbey…
Paralı askere ne denir.? Mehmeta
a…
ğ Telefonla (900-900-XYZ) askerlik
yapana ne denir? Telelmehmet…
Doktora güvenmek
sağlığa zararlı!
NTALYA’nın Gazipaşa’sından
A Fazıl Tunç (hha) kardeşimiz
bir haber geçti. 1971 yılında
Hanım ve Mehnıet Toprak çiftinden
dünyaya gelen Eyüp yirmi bir yaşına
basmış, yakında askere gidiyormuş…
Hayırlı-uğurlu olsun, tezkere tez gelsin, ama, bundan tam on sekiz sene
ewel, “Bu çocuk üç sene ya yaşar,
ya yaşamaz!” demiş doktorlar, “Boşuna masraf edip hastaneye götürmeyin, bırakın ölsün…”
Tamam, yakın ‘akraba evliliğinin
sonucuymuş Eyüp… Doğduğunda,
kolları uzun, bacakları bükük, kafası
ve kulakları küçük, suratı sivri, kuyruksokumu çıkıntılıymış… On altı yaşına kadar sırt üstü yatırılmış, FakFuk-Fon’un üç ayda bir verdiği 200
bin Iirayla ayağa kaldırılmış, konuşturulmuş…
Askere gidecek şimdi…
Umarım, Fırat-Dicle hattının doğusuna tertip edilmez, bunca yıl onu
gözeten, kollayan, sağlığına kavuşturan ana-babasının yakınında bir yerde kalır. Ya kalmazsa? .O zaman,
umarım, “Bu çocuk iflali olmaz, bırakın, ölsün!” diyen doktor da oralarda
_ bir yerdedir, yolları denk düşer…
“Ne yapmamız gerekti ‘ne karar,
verir, y nz… Sonra adına
‘kader’ eriz…” ‘ .
(Benjamin Disraeli, 1874)