Brutus şerefli insandır!

Tarih: 20. 11. 1992 | Kategori: 1992, Bir Günün Hikayesi, Hürriyet

EHMET Peçeciler şerefli insandır. Yapılan kötülük ve
ihanetlerin insanlar öldük

cisi di, Fransa gördü, Fransızca’yı
bülbül gibi konuşur. İçki içmez,
ama, içene karışmaz, 0 sofralarda
oturu muhabbet etmekten büyük
haz a ır…” .
Desinler, dedikleri doğrudur.
Ama, şunu demesinler: “Okullarda bütün kız çocuklarının başör
– takması için fetva çıkmasını is
tedi, Semraanım’ı çok kızdırdı, ‘ya
o, ya ben’ diye kocasına rest çektirtti…”

Demesinler, çünkü, Mehmet Peçeciler şerefli insandır.

aıuııısşereııı insandır!

Kuithçan FISEK

“Hasan Mezarcl’nın yıkılıp inşaata açılmasını istediği Anıt Kabir’e
ilk koşanlardan birinın Erbakan ol

ten sonra da akıllarda, hafızalarda l duğu bir ortamda mtarlılığını, kişiliyaşadığını, ama, iyiliklerin kendile- . ğini_ korudu…” ,diyenler var,
riyle, kemikleriyle beraber gömüIdü-ß “ANAP, DYP ve`DSP’nin, hatta
ğünü bilir. SHP ve CHP’nin oylarının Refah
Kendisi flyaal:- Eğin_ BE, ” Partisi’ne llrayâlıkında, “Reı ı ‘ s. _ – – ı şu ün er e,
hanımefendi ba- ğrarî ğyları geri
şörtüsü takardı, “H” ‘ getirecek ‘ tek
onu çıkardı, attı, A N A P_ ‘ I ı
modern türban odur,..”ç
giydi…” diyenler ş ” Desinler, devar, “Çocukları dikleri doğrudur.
zaten Iâik eğiti- Ama, şunu’
min âlâsını görü- demesinler: “0.
yorlar. SBF’de, , bir Brutus’tur.
Ankara Kole- Cahiliye devri
ji’nde, « Tevfik artığıdır…”
ı Fikret’te… Ken- Demesinler,
,disi de SBF’nin çünkü, Mehmet
en parlak öğren- Peçeciler şerefli

insandır. __

“Genel başkanımız Turgut Ozal
oldukça, ANAP emin_ ellerdedir!”
diyen, “Cumhurreisinin halk tarafından, ümmet tarafından/millet tarafından doğrudan doğruya seçilmesi esastır!” diye ilâve eden kendisidir.

Bunların hiç birini söylemesinler,
bühtan etmesinler, çünkü, Mehmet
Peçeciler şerefli insandır. w

(Y.N. Marcus Antonius, Sezar’ın
mezarı başındaki bu tirâdının kaçta
kaçına inanıyordu acaba?)

FUTBOLDA İNGİLTERE’Y E YİNE YıENlLDlK…

DEĞİL ÃPO

YOK ABİ SELAM Fil-AN
l<_AZAtJDll< DEMEYE GETİRıYOR... a& iyi ıı tenki oylarını aldılar! BDÜRRAHMAN Öz (BandırA ma-hha) kardeşimizin haberine göre, hasbelkader "profesör" unvanını_edinmiş iki kişi, Nedirn Urhan'la Imdat Kaya, fetvâ vermış... "Mustafa Kemal kendisini Türk'lerin atası olarak nasıl ilân edi - yprsa, başarılı olursa, Abdullah Ocalan da kendisini 'Atakürt' ilân et .me haldcına sahiptir..." "Yeniden İslâm'a Dönüş" konferansı düzenlenmiş... Nerede? Balıkesir ilimizin Bandırma ilçesinin Aksakal bucağında... "Muhteşem ikili" yeniden fetvâ vermiş... _ "Bugünkü düzen ,değişecek, Islâm elbette hâkim olacaktır. Türkiye nüfusunun yüzde 2'si hıristiyandır, cumartesi- ar tatil lar... Nüfusun yüz e 98'ine mü rek cuma tatilini çok gönliyorlar. Türk kadınını satmak suretiyle servetîne servet katan Manukyan isimli birine madalya bile veriyorlar. Dört belediye seçimini kazanmarnız bir işarettir, geliyoruz... Akıncılar akacağız, Ankara'ya çıkacağız, tabuları yıkacağız, din bayrağını dikeceğiz..." Böylesi ancak Zorti'nin, Doğramacı'nın üniversitesinde olur... Bekleriz efendim! On yıl süreyle çocuk larınızı kime emanet ettiyseniz, ema- net etmeye devam ediniz lütfeeeennnnl ' "Hukuk dipsiz kuyudur. Felsefesini yapıp en derin noktalarına vannaya kalkışırsanız, bata a saplandığınızla kalırsınız...' . (James Arbuthnot, 1 701) ENÇ muhabirler heyecanlıdır, t devletin büyüğünü, küçüğünü ayınnaz, önünü keser, ağzına,.bumuna ya teybin mikrofonunu, ya televizyonun kamerasını dayar... ` Adamına bağlı... Nefes aldığı (veya gaz verdiği) yerde mikrofon veya kamera gördü mü, ya elinin tersiyle iter, ya coşar adamlar... ' "Baba" ikincilerden... "Sizden özel bir demeç alnıak istiyorum!" diye mikrofonu babanın ağzına dayadı genç hanım muha bir... Kameramana işaret çaktı, spot- . lar yandı, arkasından "diyalog" geldi. ' "Nere e gızım?" . "Aş ye efendim... "Anlamadımm" "Yani, eyçbibi efendim..." Baba yine anlamamıştı. Hanım "kızımız mikrofonu uzattı, "Bu tele› .vizyon işte efendim..." dedi, üstün deki yazıyı gösterdi. HBB... . Kürt görse "Helesen Babo Bakiirsen!" derdi. Baba başka konuştu: "Niye gâvurca diyon gardaş! Ha Ba-_ BA desene!" Bozacının şahidi... S ÜLEYMAN bey Türk-İş genel merkezini ziyaret etti. Şevket Yılmaz, demokrat babayı buldu, *yıllardır dellenemediği kadar sesini yükseltti: "İşçi ücreti artışı konusunda verdiğiniz sözü ne zaman tutacalsınız?" Baba her zamanki sakinliğindeydi: "istediniz de vemıedik mi? Biraz zaman lâzım..." Sûlh oldular, öpüşüp ayrıldılar. _ Şevket beyefendi 27 yıldır TEKŞlF'in, 12 Eylül'den bu yana Türk.lş'in başındadır. Vaktiyle babasının milletvekilliğini bile yapmıştı. Baba mâlûm, o da 27 yıldır (kesintili olmakla beraber) iş başında... Yapılanlar yapılacakların teminatı olduğuna göre, bozacının meyhaneciye yaptığı şahitlik, işçilere hayırlı-uğurlu olsun... ı. 'v ÜSAMEITİN CİNDORUK Milletvekilinin M4/ Hsağlığı, milletin sa"lığıdır. Allah razı olsun! i g. Milletvekilleri daha ço razı olsun... Eskişe»ğ hir'in Hamamkarahisar köyündeki kaplıcaları onar milyon liraya kapatmışsın... Şifalı sulara - v girecekler, şifalı otlardan nasiplenecekler... Canın (ve elindeki ödenekler) sağolsun, memleketin bazı parasını arslanlar . gibi koruyorsun, ama, sa a sola çıktığın kıyaklara da anlam vermek mümkün değil... Son kıyağın a babayaydı, "Köşlde yakışır!" dedin... Şahsıma ait bir lâftı r, kulak arkasında dursun, "Kıyakçılığın sonu ayakçılıktır..."