Hani ya “Erken seçim?”

Kurthan VFISEK_

i Hani ya “Erken secimi?

ARKINDA mısınız, “erken seçim” bağrış-çağrışları son iki
haftadır bıçak yemiş gibi kesildi. Kesildiğine çok sevindim, çünkü,
ne zaman “erken seçim” Iâfını işitsem, Türkiye’de demokrasinin selâmetinden, istikbâlinden kaygılanmaya başlarım… x

“Erken se
bir yıl erkene aldı. Muhalefet sıralarında kızılca kıyamet koptu, ama,
kim dinler.?

Seçimleri erkene almanın altın
kuralıdır. Muhalefetin keylîne d ‘I,
iktidarın zamanlamasına, taktik
saplanna göre yapılır. .

Yapılmasına öyle yapılır da, masa başındaki hesap sandığa uymaz…

Telaşlandı CHP… 1947’ye_tak-l
vimlenmiş genel ve yerel seçimleri i

Seçimleri erkene aldı CHP… Bir
sonraki (ve ilk) demokratik seçimi
kaybetti, on seneliğine iktidardan
gitti.

‘k *k i’

Yıl 1957… Memleketin iktisadî
durumu berbat… Berbattan daha da
beterine gidiyor.
Telaşlanma sıra
çim” kavramıyla sı DP’ye gelmiş_ ilk defa 1946 yılı- ti, seçimleri ernın başında ta- kene aldı, topnıştı Türkiye… ‘ lam oylarda muDemokrat Parti halefet partileri”lmndak bebesi” nin gerisinde
durumundaydı, kaldı. ‘
ama, hızlı örgüt- Arkasından
leniyor, yayılıyor- da 27 Mayıs
du. iki-üç ay için- . 1960 müdahalede il örgütlerinin si geldi.
yarısını kurmuş, Ne zaman
ilçe örgütlenme- “erken seçim”
sinde epey yol lâfı edilse, dealmıştı. ~ mokratik midem

bulanmaya, kalkmaya başlar. Yakın
siyasî tarihimizde hiç hayrını göme
dik, iki-üç yıllık rötarla arkasından

mutlaka bir melânet, bir musibet
geldi.

Neyse, 1 Kasım seçimlerinde R&
fah çıktı sandıktan… En az kaybeden
koalisyonla en çok kaybedenANAP
erken seçimi unuttu. iyi de oldu.

Panikleyip seçimi erkene almanın hayrını hiç görmedi Türkiye…

KOIIQIGSİ

U ayın hemen başında “YükBsek lrtifa Kongresi” yapıldı

Kayseri’de… Prof. Dr. Seher
Sofuoğlu, yıllarca deniz kıyısında,
sıfır seviyede yaşayan insanların
yüksek iıtifalara zor alıştıklarını anlattı. Anadolu’nun doğusuyla güneydoğusunda şimdiye kadar. “başarılı” olamayışımızın sebebi buymuş… Ama, üzülmeye, tasalanmaya
gerek yok, alışmaya başlamışız…
PKK’ya karşı son başarıların arkasında bu “sihirli anahtar” vannış…

Alışmak çok önemli… Yülsek irtifaya alışmayanlarda hafıza kaybı,
konsantrasyon bozukluğu, yeni şeyleri öğrenme güçlüğü, başağrısı, solunum zorluğu, bulantı, uyku bozukluğu, iştahsızlık (hayret!) olurmuş…

Devlet büyüklerimizin yaz mesailerini hep deniz seviyesinde yürütmelerinin yarattığı darboğazların sebebini anladım şimdi…

i icçıııyıiı ııP’ve
*ııuyuıı ihaneti

ÜLEYMAN DEMİREL
S Türkiye’nin 1991
seçimlerine doludizgin

yaklaştığı günlerde etkileyici bir
slogan vardı: “Baba değişti!”
Onceleri inanmamıştım,
sonraları inanır gibi oldum,
şimdi tamamen inandım.
Ekonominin dizginleri eskiden
elindeydi; çıt çıkaranın, ters
konuşanın kafasına balyoz gibi
inerdin… Şimdi değiştin,
demokratikleştin, sen
susuyorsun, karışmıyorsun, her
kafadan bin türlü ses çıkıyor,
Yok Oral’dı, yok Çi|ler’di, yok
‘Çağlar’dı, yok Ceyhun’du, kim
erken kalkarsa o kararname
çıkartıyor. Ustelik de, çok
önemli, hayati karamameler…
Akşama (umûmî ağlaşma.
üzerine) kararname değişiyor,
ortaya taban tabana zıt bir şey
peydahlanıyor. iktisadî
istikrarsızlık (ve kararsızlık) her
melânetin başıdır.

urfa milletvekilidir İbrahim Halil
Çelik… Daha önce, aynı güzide
vilayetimizin belediye başkanıydı.
Bütün Refah’çı belediye başkanları
gibi, o da, göreve gelir gelmez, hayat
kadınlarının çalıştıkları, akşamcıların
demlendikleri yerlere göz dikmişti. l
Bütün çabalarına rağmen, ne meyhaneleri kapatabildi, ne Gaziantep genelevini… Mahallî düzeyde pes etti, içki, fuhuş ve kumara karşı amanvermez
mücadelesinin platformunu meclise
kaydırdıl
Kapalı kapılar ardında, “Orada beceremedin, burada nasıl becereceksin?” diye takılıyorlarkadaşları… Mecliste nasıl becereceğini bilmem, ama,
beledi e başkanıykenniye beceremediğini endisinden dinleyelim…
“Hangi menıurumu önderdi
beceremedi. Ben kendım bizzat gittim, elime mezurayı alıp Belediye sınırının 267 metre dışında kalıyormuş genelev… Etrafa şöyle bir bakındım, dönüp geldim…”

Megalazlar
antilazlar

°° ZELLİKLE millî (veya askerî)
O günlerde sık edilen “milletin

ve memleketin bölünmez bütünlüğü” lâfına pek kulak asmayın…
İnsanoğlu ayrımcıdır, kendinden bildiğini sever, bağrına basar, öbür etnikleri
iter, kakar, dışlar…

Olağanüstü kurultaya beş kala
ANAP da bölündü. ‘

Duyduğuma göre, bir tarafta “megalazlar” toplanmış… “Yılmazcı” bilinir kendileri… Obür tarafta, “antilazlar” hızla örgütleniyormuş… Ikincisinin Yılmaz’a en büyükeleştirisi, “Gül
gibi partiyi Rizeli’|er Dayanışma Derneği’ne çevirdi!” şeklin e özetlenebilirmiş…

Olur ya, etnik hali…

Ama, “etnik kışkırtrna” ters tepebiliyor. Son gelişmelerden en çok şikayetçi olanlar da “megalazlar”… Yılmaz’ın artık yönetim kurulu üyeliklerine kuzeysoyluları (laz) almadığını, Ankara’daki son Rizeli’ler Gecesi’ne bil
gitrnediğini söylüyorlar. ~

Dedik ya, etnik ayrımcılık silahı
ters teper.

R EFAH Partisi’nin anlı-şanlı Şanlı

“Saçmalamak herkesin hakkıdır.
Bir şartla! Saçmaladıklarını

bilsinler, ciddiye almasınlarý..”

(Michel de Monteigne, 1574)

ı