Verince Mustafa, neylesin Mahmut?
Kurthcın F SEK ‘
verince Mustala, nevlesin Mahmut?
AHA önce yazmıştım, iyi niyetlidir, namusludur, ne harama
uçkur çözer, ne haram’ýer
Mahmut Oztürk… Ayıptır söylemesi,
biraz da safoştur. Öyle olduğu için,
“hayali ihracat soruştumıa komisyo
r, nu” başkanı yaptılar kendisini…
“Hayalî ihracat” içinkimi “var”
diyor, kimi “yok”… `
Arandı, tarandı, eşelendi, karıştır
. dı, tek bir hayali ihracat vak’ası bula
madı. Niyesini merak ettîk’tabiî…
Bulduk. .
Hazine Müfettişleri Kumlu Başkanı Mustafa A__dıgüzel’i yanına yardımcı almış Oztüılc… “Hayalî ihracatçıların eti senin, kemiği benim!”
demiş, “Ne bulursan getir, buldukla
‘ rınırı hepsini alimallah tepeleyece’ w ‘
Adıgüzel bürokrat… lyi bürokrat…
4 Üstelik, sıfatı “müsait”…
Hayalî ihracatla ilgili ne kadar .
dosya varsa, önüne gelsin istemiş…
Eski bürokratlar ayak sürümüş… Yarın, bugün…
“Eski” dediysek çok da eski de
-ğil… “Sahtekârların, sahtecilerin
amansız düşmanı” olarak lanse edilen başbeylik başmüfettişi Savaş Kut
lu’nun askerleri…
Geldiğinin ikinci günü, “Tekrar
inceleyeceğiz, dosyalan geri gönderin!”- diye sözlü çağrı çıkmış başbakanlık teftiş kurulundan… “Tamam,
şöyle bir göz atayım, yollanm…” demiş Adıgüzel…
Sabahın kör karanlığına kadar
dosyaları elden geçirmiş… Şaka de- _
ğil, 57 klasör dolusu…
sekreterini çağırmış, dosyaları yollamak için odacı isteyecek, ‘İsarı
zarf” gelmiş… Başbakanlık teftiş kurulunun talebi üzerine, “zimmetine
aldığı evrakları zamanında iade etmediği” için…
Iki soru sordum kendi kendime…
“Hırsızlığın, yolsuzluğun amansız
takipçisi” başbakanlık eski başmüfeti
tişi Kutlu Savaş şimdi nerelerde? Madem çuvalla yolsuzluk belgesi vardı,
maiyetindeki müfettişler ne iş yapıyordu?
Sorular iki etti, yeter!
Onca yıldır (ANAP dönemi) bekIeyen dosyalar şimdi mi aklınıza geldi, şimdi mi kıymete bindi? Lağımcı
(istihkâm) paşası neyle uğraşıyor?
Amaaannn! Bir yıldır aptalca konuşmaktan, kimsenin dinlemediği
soruları kendi kendime sormaktan
bıktım artık…
. ı l
KOALİSYONDA “DIŞ” ÇATLAK
5EN 5l6MAZ5lrJ AMA
au_ GATIAKLAIŞA _
DUŞERSEM GıDERıM
VALLA 027114.
. ` a
100 milyona
kültür merkezi
EVENT Kırca’nın çadırı’ vardı. ‘ ı
yatro” yapardı içinde… Istanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen’le takıştı. Sözen çadıra kafayı taktı. Takmakta haklı… Gördüğü
en son çadır, Sıvas depreminde Kızılay’ın gönderdiği yardım çadırlarıydı.
“Kaldırl” dedi, Kırca kaldırmadı.
“Yıkarım, sökerim!” dedi, Kırca’nın
canına tak etti, “Size armağanım oisun!” diye koskoca çadırı söktü, Kültür
Bakanlığı’na verdi.
Kültür Bakanlığı çadırı ne yapsın?
Akustikten nasipsiz Mersin Kültür Sarayı’nın yanına dikecek hali yok… Ankara Çankaya belediyesine hibe etti.
Eski adı Dersim, yeni adı Tunceli olan
beldenin doğma-büyümelerinden Doğan Taşdelen irkildi. O da onun nereye dikileceğine karar veremedi, Sincan
belediyesine bağışladı. Ayakta 5 bin
‘kişiyi alan ısıtmalı çadırı 100 milyon li
raya onarıp “Kültür Merkezi” yapacaktı Aziz Gürsoy… işe dört elle, 50
milyon lirayla sarıldı.
_ Çadır tam dikiliyordu, Kültür Bakanlığı’nın plastik jetonu düştü. “Çadır benim, vermem, ben dikeceğim!” dedi.
Niyesini merak ettiniz mi? Aziz
Gürsoy CHP’ye geçmişti, Bayka|’cıydı.
Sıkı SHP’li Sağlar, daha henüz örgüt
kurmaktan aciz CHP’nin çadır kunna
. sını bile içine sindiremedi zahir…
“Yönetmeyi bilmeyen
itaat eder!”
(William Shakespeare,
VI. Henry)
çıkacağını söylemişti. lnandık.
*tom*
‘J ,V Mahmut öztürk
ERTLERİN, sıkıntıların ortadan kalkmaD ya başlaması için 500 gün vade iste. mişti hükümet… Verdik gitti. Devralı’ nan enkazın kaldırılması sırasında bir sürü
yolsuzluğun, yüzsüzün, hayali ihracatçının
1983-1991 döneminde ara da yolsuzluk bu- .
lasın… Sanki hiç olmamış… Siyasi literatüre “yüzsüzleı” diye geçen vergi
borcu kaçakçısı da sanki yok… En_ azından isimlerinin açıklanmasına mevzuat engelmiş… Sümer Oral’la Orlıan Kilercioğlu hiç değilse yüzlerini kızaıtıp susmayı biliyorlar. Ya sen? ”T ürkiye’nin o ihracatının
yüzde 50’den fazlası hayalîdir…” demeyi biliyorsun da, bugüne kadar bir
tek hayali ihracatçının ismini açıklamayı beceremiyorsun… Aklım almıyor _
bazı şeyleri… Meselâ, iş ebeliği yerine lâf ebeliği yapmayı…
_ın Kasım uünü
‘oturanlar,
kalkanlar o
TATÜRK’ün 23 Nisan 1920’de
Aaçtığı mecliste, tesadüfe bakın,
Atatürk’ün öldüğü 10 Kasım
günü oturum vardı. Başkanvekili Yılmaz Hocaoğlu, “Ayıp olmasın abiler!
Sizi bir daldralık saygı duruşuna dâvet
ediyorum..” dedi.
Malsat haber… Gazeteciler, fotoğrafçılar doluştu salona… ›
ANAP, DYP, SHP, DSP, MÇP, aklınıza kim geliyorsa, hepsi ayaktaydı.
Bir tek Refah’çılar hariç… Salona gazetecilerin girdiğini görünce, ağır ağır,
usul usul, kerhen ayağa kalktı RP takı
mı…
“Nöbetçi geveze” konumundaki ‘
Melih Gökçek’in ağzı açık, çenesi dü
* şüktü. Gazetecilere sataştı: “Ata’nın
saygınızyok mu? Ne dolaşıpduruyorsunuz ortada? Siz de saygı göstersenize…”
Refahçı’lar şanslarını zorlamaya
başladı galiba… Size de öyle gelmiyor
mu?
Maksat kültür,
uümün gitsin!
IRKLARELPden Savaş Ergüven
K(hha) kardeşimizin bir haberi
var. Kültür Bakanlığı’nın inşa ettireceği “kültür merkezi” için uzunca
süre yer aranmış… Yok, yok, yok…
Sonunda bulunmuş… Belediye
devreye girmiş, “sahipsiz” gömülen
1.554 ölü, yattıkları yerden çıkarılmış,
belediyenin gösterdiği yeni yere defnedilmiş… Para önemli değil, hacı,
hoca, mezarcı, ibrikçi, 77 milyon lira…
Kültür merkezinin inşaatı hızla de
vam ediyor şu sıralarda… “Yakında “
biter…” deniliyor. Bitrnesine biter de
küçük bir kaygım var. Eski alışkanlık,
Kırklareli’nin sanatseverleri gidip gelir
_ken, hatta sahnede eser devam eder
ken ıslık çalarlar mı acaba?