Refah’ın oyu, züürdün çenesi
ııErAııııı ıııııı. züîıüıııı
ÜRKlYFde nerede cami varsa,
şüpheniz olmasın, orada Refah
Partisi vardır. Günde beş vakit
açıktır, sabahtan yatsıya hareketlidir.
“Hüdâ-i zabit” (12 Eylül sonrası)
politikacılarımız bunu anlamadılar.
Başkaşeyleri de anlamıyorlar. Israrla, keçi inadıyla…
Bir memleketin iktisadiyatı iyiden ş
Ekim ayı boyunca
hayat pahalılığı yaşayan, ama, 400 gündür
“enflasyon indi_ inecek” yâveleriyle/avunan seçmenlerin canına tak etti, oyları radikal dinci sağa gitti.
Silahlı radikallere de gidebilirdi.
Böylesi yüz kere, beş on yüz bin milyon kere daha iyidir.
Namlunun içine bakın, ne dediğimi anlarsınız…
‘k ‘A’ i’
“Mavi “kabuklu” (Parliament) içerim ben… Cigara içen paylaşır, tutmak
zorundadır, tutarım, “Sağol, ben de
Kurthan FISEK
ğiştirmeyeyim!” diyenlere kızarım.
“Demokrasinin kıymetini bilin, gelirIers_e iîltresiz asker içirtiıler!” derim…
lşin şakası bu… Ciddîsi daha çok…
Yok “mükerrer o kullanıldı”, yok
“liberaller güney illerimizde tatildeydi” diye göz ardı edemezsiniz Refah’ın oy patlamasını…
Onlar patladı, siz çatlayın, beğen
kötüye, kötüden betere, miyorsanız tedbirinizi
beterden beıbata gittik- _ oŞVEPu-UFACHV- alın, askercilik oynaçe, seçmen oyu daima ßl $^N9ll9~ 5399 maya ‘da_kalkışmayın…
.örgütlü radikalizme ka. ş DAHAÇOOK VAR» _ Peki, hiç mi sakat
yar. Ya sağa, ya sola… .x ,İ ğâ olmadı seçimlerde?
Elektrikli sandalyeden poposu yanan Bülent Akarcalı dostum
mektup yazmış… Yazdığına göre, Refah’ın
kazandığı yerlerde,
seçmen ikametgâhı de’nilen adresler, boş arsa, boş dükkân,
kabası bile bitmemiş inşaatlarmış…
Nohut oda, bakla sofalarda soyadı değişik, etnik kökeni değişik bir sürü
“seçmen” görünürmüş… Seçim gününden altı hafta ewel durum yetkililere ihbar edilmiş, cevap “tevilen”
gelmiş… ‘ i __
Kazanan bir tek RP var. Obürlerinin hepsi, ama az, ama çok, kaybetti.
Gerisi yorumsuzdur.
ÜN GENESİ
g.
DEMİREL, ORGANLARINI’ BAĞIŞLAMADI…
ORGANLAIZIMI BEN BAÖISLAMAM.
BULSIJNLAR 226%, ALSINLAR…
‘ teknik heyet ka dıkça, “Fe
Hßllßlll( SII’I’I
960 ihtilalinin tok sesli spikeri, artık bölünmüş olan
milliyetçi hareketin bir zamanki d işmez, vazgeçilmez
lideri Tür eş’in nasıl olup da
genç kaldığını hep merak etmişimdir. O_ kanattan kişilerle pek
selam-sabahım olmadığı için
de, merakım içimde kalmıştır.
Turhan Atav’ın (Izmir-hha)
geçtiği bir haberden öğrendim
Türkeş’in sımnı…
“G görünmek” kolay…
Sa lannı atıyormuş… “Genç
hem?’ zor… Adana’nın Doğankent kasabasında yaşayan “Yogi
Kazım”dan yoga derslen almış ~
vaktiyle… Yolu o taraflara düşünce de “bilgi tazeleme” kurslarına
katılıyor, yeni gelişmeleri, yeni
teknikleri öğreniyormuş…
Milliyetçi hareket içindeki
muhalifleri daha çok bekler…
FENERBAHÇE İsmail, Gerson ve Hakan’ın oyundan
atılması, Fenerbahçe’nin 7-1
yenilmesi hiç mühim değil…
Maçı televizyondan beraber
izlediğimiz bütün arkadaşların tüylerini diken __diken
eden üç sahne vardı. Uç topçu kırmız1 kart görüp sahadan çıkarken, saha kenarındaki teknik t?) adamların onları öpmeleri, sırtlarını sıvazlamaları… Metinbey gider,
Alibey gelir, aradan belki
Tahsinbey, belki Eminbey
yırtar, karışmam, ama, hiç
gerek yokken oyundan atılan
0 dangalak topçuları bağrına_
basan, bağrına basmakla
kalmayıp “derâ ^ ” eden o
nerbahçelfyim!” dersem
yuh olsun bana…
“Azınlık bazen l
yanılabilir.
Çoğunluk her
zaman yanılır…”
(Henrik İbsen, 1892)