Aktuna niye hala suskun?

Aktuna niye hâlâ suskun?

‘ 4 Ell_ perhiz çorbasına, her hastane

l

` “public relations”)

. karavanasına maydanoz olan bir
sağlık bakanımız var. Yıldırım
Aktuna…

Mesleki ömrünün en büyük bölümünü Bakırköy’de geçirdiğine aldanmayın, askerden. gelmedir, asabîdir (nörolog) kendisi… İyi
konuşur, çok konuşur, piyarı (Y.N.

ziyadesiyle iyidir,
arkasından edilen

i; Kurthcın F SEK

fon trafiği, White House’la Çankay
arasındakinden daha yoğun… – ‘

Yani, kırk yılda bir kere… O da on
saniye bile değil…

Bir cumhurbeyin öbür cumhuıbeye
buyurması misali, yüksekten aşağıya
tebligat yapıldı: “Sayın Aktuna’nın çok
iyi işler yaptığını
kendisinden öğrendim. Demin_
aradı beni… Karamameyi erteler.
misiniz lütfen?” l

lâflara bakmayın, › Emir baş üstü-İ

Tempo’ya anlattı- – ne!

ğına göre “sert er- Zaman geçti

kek” sınıfına girer. V aradan… Bizim
Neyse, sadede asabiyeci “yeşil

gelelim… kart” dedi,.yeşil
Değişik ihtisas ışığı alıp bakan ol
dallarından, gelme
sağlık bakanları
arasında nörologlara yer yoktu. Halk sağlıkçılarından
sonra, sırada bir sürü kazı-kazancı (jinekolog) vardı, İdrarcı (ürolog) vardı.

Kısmetmiş meğerse… Koltuğa oturdu sonuncu ihtisas sahibi… Mustafa
Kalemli… Oturmasıyla ferman buyurması bir oldu: “Bakırköydeki o adamı
görevden alın!” ‘

Müsteşarla personel genel müdürü
“azil” karamamesini hazırladılar…

Yarım saat ya geçti, ya geçmedi, önce Kaya Erdem, sonra devrin cumhuıbeyi Kenan Evren girdi araya… Tele

du. İlk yakaladığı
müsteşar Tandoğan Tokgöz’dü.

_Sonradan görmelerin celadetiyle
bağırdı: “Müsteşar, müsteşaarrr! Bir
defasında görevden almaya kalkınıştın
beni…”

Kim gide, kim kala, zaten belli…
“Bir değil, iki defa kalkışmıştık sayın
balenım…”

lİNiYe?Iİ

“Çok konuşuyordunuz efendim,
ondan…”

Aktuna’nın son zamanlarda niye
sustuğunu (veya susturulduğunu) anlattırabildik mi?

l . BİLET” OLMAZ
› . ORTAK– . .

Bu 025:. ve YEREL Çakma

HERKES KENDI BiLEIîNi Ana.

llliılı

YILDIRIM AKTUNA CİCCİOLİNA
UYKUM DA CİAO, PİCClNA!
ANIRTILI. MERHABA YAVRU!
C1J”J0ken (”PA”J0keÜ

AA’ıIa neler
oluyor?

NADOLU Ajansı’nda tam bir
yeniden yapılanma var. Bütün
kaynaklar “canlı görsel malzeme” üretimine kaydırılmış, bütün gözler, bütün dikkatler onun üzerinde…
Eh, hâl öyle olunca, personel tayinlerinde bazı tuhaflıklar gözden kaçabiliyor. 4 _ ‘

Bir faks notu var önümde…

“Şeker Sig0rta’da sekreterlikten
emekli olan Sevinç Mamuh, AA’nın
New York bürosuna ikinci muhabir
olarak tayin edildi. İki kusuru var. Birincisi gazeteci değil, ikincisi İngilizce
bilmiyor…”

Hazır, İngilizce bilmemekten söz
açılmışken, uzun yıllar Tercüman’da
çalıştıktan sonra AA’nın “babadan sorumlu” muhabirliğini yapan Dilek
Akerdenfin de yabancı dil öğrenmek

‘ üzere tam maaşla Washingt0n’a gön
derildiğini belirtelim.

AA’dan bir arkadaş yakındı: “Üç
kişiyiz, üç yıldır dışanya gidip dil öğrenmek için maaşsız izin istiyoruz,
verrniyorlar…”

“Taçlı kafada
huzur olmaz…” _
(NilIiam Shakespeare, IV. Henry)

‘ için… ”Tilki kovuğunda bir kere yakala

lllceayallılll
uzun rlılı.
sutçu” Abbas lnceayan,

A “Özal’ın sonu dokunulmazlığı
kaldırılan Brezilya devlet başkanı Mellos’unki- gibi olacak!” demiş, kedi oldu
olalı ilk defa fare tutup gazetelerin birinci sayfalarına çıkmıştı.

Fazla uzun sürmedi İnceayan’ın

şöhret keyfi… Partideki Özalcı’Iardan
araba dolusu küfür, kendi takımından
çuvalla zılgıt yedi. “Vur dediysek öldür
demedik, tut çeneni…”

Çene bu, tutulmaz… Mesut Yılmaz’ın Beypazarı mitinginden dönü
şünde, kancayı babaya taktı bu sefer… p

“Demirel siyasî andropoza girdi artık…” dedi, “Kendisine baba diyenlerin
analarına verebileceği bir şey kalmadı…”

Duyduğum kadarıyla, yine zılgıt yemiş takımdaşlarından… “Oğlum, çeneni tut, mâlûm, muhtemel koalisyon
vaziyetleri…”

Osmaniye’de __
herkes kur mu?

l DANNDAN (hha) Nadir Verid

arkadaşımızın haberini görmüş
sünüzdür Osmaniye nüfusunun
yüzde 40’a yakını görme özürlüymüş…
Ya öyle, ya Adana SSK’da büyük yolsuzluk varmış… Haberi beraber okuyoruz.

“SSK Adana bölge müdürlüğü, sigortalı sayısı 6.500 olan Osmaniye’de
2.435 sigortalıya numaralı gözlük verilmiş gibi gösterildiğini saptadı ve hemen
soruştumıa başlattı. Adana SSK’da, daha önce, çok sayıda kişi, sigortalı çalışmadığı dönemlerde prim ödemiş gibi
gösterilerek emekli edilmiş, kurum milyarlarca lira zarara uğratılmıştı…”

SSK’nın niye, nasıl battığının ilçe boyu cep aynasıdır.’

LDlRlM AKBULUT Memleketin
üzerinde zaten kara bulutların dolaştığı şu günlerde, “Dönerse iyi olur,
başımızın üstünde yeri var!” demişsin… Kim için.? Canından aziz, ama, seni koltuğundan eden cumhurbeyin

nır! O da uyurken…” derler. İkinci
“bab-ı gaflet” mi desem, ne desem?

NAP Bolu milletvekili, “sıkı Me- ~