Avrupaya’ya girişimizi kokoreç damak zevkimize endekslemeyin!

*hamama

KURTHAN FİŞEK

AVRUPA’YA aiııişiMizİ KOKOREÇ _
DAMAK ZEVKIMIZE ENDEKSLEMEYIN!

Avrııpa’ya ğirişimiz herkesi duygulandırdı,
kıvandırdı.

Ama, “münafık” sesler yükseldi.

“Asimile” olabilecek miymişiz?

“Kokoreç” kokuları Avrupa’yı basarsa,
Avrupalı takımı ne dermiş?

Avrupa’nın bize ses çıkarmaya hakkı
yok…
Onların büyük bölümü mağarada, dört
ayakları üzerinde dolaşırken. bizde medeniyet vardı.

Kıçımızı suyla yıkıyorduk, tuvaleti, sifonu
keşfetmiştik…

Aynı sıralarda, Fransız kralları. Champs
Elysees’nin dördüncü katında doldurdukları
oturakları pencereden aşağıya, yoldan geçenlerin üstüne döküyorlardı.

En ilkel dönemimizde bile, kıçımızı asma
yaprağıyla siliyordıılç…

***k

Kim Avrupalı? Biz mi, onlar mı?

Tarık Bin Ziyad İspanya’nın Toledo kentini yaratmış (M.S. 71 İ), Fatih Sultan Mehmet
meleklerin cinsiyetini tartışmaktan başka bir
halta yaramayan Bizans İstanbul’una (M.S.
1453) girmişti.

i***

BİRBABAHİNDİ, OLAYDI ŞİMDİ!

i

Avrupa’ya gimıemiz, hayatında ilk defa içki içecek birinin meyhaneye, bara girmesine
benziyor.

Hıyarın biri, hayatında ilk defa içki içecek,
bara girip tabureye tünemiş… Barmen sormuş, “Ne içersiniz?”

Adamın bildiği içki adı iki-üç tane… Aklına geleni söylemiş… “Viski…”

Barmen sormuş… “Neli olsun?”

Adamın bildiği tek katkı maddesi var.
“Sodalı olsun…”

İlk kadehi devirmiş, çarpılmış, yamulmuş,
sedyeyle götürmüşler…

Ertesi gün yine gelmiş… Garson sormuş,
“Ne içersiniz?”

“Votkam”

“Neli olsun?”

“Sodalı…”

Yine çarpılmış, yamulmuş. sedyeyle götürülmüş…

Ertesi gün yine orada… Barmen sormuş…
“Ne içersiniz?”

“Cin…”

Bannen öğrendi ya, “Sodalı mı olsun?”
diye sormuş…

Adam dellerırniş… “Olmaaazzzzl Her girdiği yeri berbat ediyor..”

Avrupa’ya dün girdik. Avrupalı düşünsün…

***k

Avrupalı olmak zor zenaattir.

Bizim Avrupa’ya, Avrupa’nın bize uyum
sağlaması büsbütün zor zenaattir.

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı vaktiyle
söylemişti.

Yer sofrasından kalkıp iskemleye oturan
ilk Osmanlı padişahı Abdülaziz’di.

“Avrupalı” olmaya çalışmanın bedelini
sağlığıyla ödedi.

Yerde duran içki kadehini almak için oturduğu iskemleden eğilip kalkarken diski kaymış, belfıtığı olmuştu.

iz**

“Köy” denildiğinde aklına Yeniköy, Ortaköy, Vaniköy, Yeşilköy, Çengelköy, Bakırköy gelenlerimiz var.

Köyü kente, Türkiye’yi Avrupa’ya nasıl ta›
şınz?

Avrasya köprüsünü nasıl kurarız?

Sevgili dostum Nurhan Demirağ bunu
vaktiyle izah etmişti.

“Garptaki kentlerimiz nasıl ;arka özeııiyorss, aynı şekilde, şızrktakı’ keııtlerimiz
ve özellikle köylerimiz de garba özeniyor.

KİMDEN İNDİ, KİME BİNDİ?

artacak-resim; e: . ‘pBiş/”ıjı/ıiééeß/’éye/ißıa.

59;!’ ı ‘t
e .vatanda/y

.

[E] Tempol szsı 1999

Küçük köy evlerinde lendûha tipi barok m0bilyalara rastladım. Anadolu kasabalarına
beşer katlı apartmanların dikildiğini, _yağmur ,rüzü görmeyen yerlere İsviçre tipi dik
damlı evlerin _yapıldığını gördüm… Bazı
dostlarımızın şaka yollu ‘lazok’ diye adlandırdıkları bu ,sarkkzîrî mimarlık örnekleri,
gariprir, cahil kalfaların kafasından değil,
hem garba bakan, hem ona meydan okuyan
bazı diplomalı mimarlarımızın projelerinden çıkmaktadır…”
i**

Beş yıl önceki Hürriyefte bir haber vardı.

Türkiye’nin ilk demokratik seçiminden
(1950) beri. “sizi il yapacağız” vaadiyle avutulan Polatlı sakinlerinin sabrı taşmıştı.

Polatlı girişine yarı İngilizce, yarı Türkçe
afişler asılmıştı.

”We Want To Be A City” (il olmak istiyoruz).

“İli Dişi Kuş Yapar” (the lady-bird makes
the city).

“Niye İngilizce yazdınız?” diye sormuştu
medya… Ağız paylarını almışlardı.

“Sayın başbakanlarımız ingilizceyi Türkçeden daha iyi anlıyor…”

Türkiye’nin Avrupalflığı, vatana ve millete,
hayırlı ve uğurlu olsun! El

Reşo. önce doktora, sonra eczaneye gitti.
Akıllı kekonun kimseye itimadı yoktur,
alacağı ilacı beş koldan tahkik eder.

bo?
Gittiği doktor da, sorguya çektiği eczacı
da kendisi gibi kekoydu.
”Yan etkisi yohtir. Ön etkisi vardir…”

“Viyagaranın yan etkisi var midir ba

SIFlRCl HOCA’NlN NOT DEFTERİ

yaşanan olaylan protesto etmek için Ulucanlar Cezaevi önünde yaptığı basın açıklaması
sırasında, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün
450 kişilik polis ekibi ve 4 parızeri tedbir aldı.

Yaklaşık 30 kişinin yapmasının beklendiği basın açıklamasına 8 kişi gelince, kişi başına 9 polis, panzer başına 2 eylemci düştü.

Fransa’dan Türkiye’ye getirilen bir Alaattin Çakıcı başına da, 2 pilot, dört hostes, 6
Interpol görevlisi, 18 indirrne-bindirrne personeli, 32 uzak-yakın koruma personeli düşüyordu.

‘k i’ *k

Amacııruz “devleti küçültmek”…

Devleti küçültmek .için oluşturulan Özelleştirme Kurulu’nda, şu anda, 1.600 personel, 247 servis aracı var.

***k

Devleti küçültmek için uğraşıyoruz…

Uğraşanlar kıçlarını zor kaldırdıklan için,
hepsine çay-çorba yetiştirecek binlerceinsanı yeniden işe alıyoruz…

Devleti küçültüyorlarmış…

Yok yaavvvv! Biraz daha küçülsünler,
popoma girsinler…

ru

‘ diye okunur.

-ııl . BIR
sin isim BİR İŞLEM BABA
(Haftalık Güncel Anagramlarınız) HİNDİ

NQH METE YÜKSEL (Saman altından su yürütmeyip, doğruları söylemekten
KUSMEYENE’ TUH! kimseye zarar ğelmeyeceğinin bilinciyle konuşan İsmail
KORAY AYDIN Acem’in 864 rakımlı tepeye kendilerinden çok daha önce

ORAN YAYH( varacağının bilincine bir türlü ulaşamadıkları için) ……… ..0

DEVlET BAHÇE!’ HİKMET SAMİ TÜRK
b “H I ”Şİ-“TEJKC-EEEE’ __ _, SADETTİN TANTAN
(n. .uı a ve , soz uğunengore, RASİM BETİR
ssız yerde yalnız kalma , _ ,
anlamına gem.) (Kırk yıllık banyosunu yapmak ıçın duşa giren Adnan
YILDIRIM AKBULUT Hoca’ya, saçlarını kurutacak fön makinesini yetiştirmek
TULUMBA KIRILDI amacıyla, cezaevi kapısında nöbetleşe durdukları için) ….0
TANSU ÇILLER ALAATTIN ÇlAKICI
ELÇİ SULTAN ABDULLAH OCALAN
(“?” joker) SEDAT PEKER
HAYRİ KOZAKÇIOĞLU HALUK FIRCI
AH! ÇOK YAZIK OLUR YAŞAR OZ
DENIZ BAYKAL KURŞA_T YI_LMAZ.
BEZDİREN AYLAK ONUR OZBIZERDIK

CİRE” JOkCT) (Devletin gücünün değiştirmeye yetmediği bütün yasa
KOKSAL TOPTAN ların değiştirilmesine önayak olup, Türkiye’yi Avrupa’ya,
KOKAN POSTAL Avrupa’yı Türkiye’ye soktuklan için) – …….. ..U

NECMETTİN CEVHERI _
ı=.ı-ıı INCE VEREM ETTI .
(“E” Joker)
“Yüksek makamlardaki a suların tek
RAHŞAN ECEVIT _ 9 P
EN viTAı_ şAı-ısssız söylemi iyimserliktir…”
(“5L” 105W) (F.Scott Fitzgerald. ı92ı)
1 ı
BIR KİŞİYE DOKUZ vous IKI BİN YILLIK TÜRKIYE
IKI KİŞİYE BIR PANZER . NASIL HİNDİ OLDU?
Insan Hakları Derneği’nin, cezaevlerinde i’ Mısır cumhuıiyetiçok eski bir uygarlıktır.

Manava gidersin, mısır isteyebilmek için lugata bakarsın,
“com” istersin…

Suratına aval-aval ve dehşetle bakarlar.

Aynı zamanda, ayakta, parınaklarda oluşan “nasır” anla

mına gelir.
i***

“We want Turkey!” diye sipariş verir
yabancılar…

Avrupa Birliği’ne üye olmamızı istediklerini sanırsınız..

l-ıhlılı! Noel yaklaştı ya, hindi isterlermiş…

A *i*

Boston Globe gazetesine göre, Türkiye’ye
“hindi” muamelesi çekilmesinin üç sebebi var.

1) Hindistan’da bol tavuskuşu olduğunu öğrenen Kristof
Kolomb, burada gördüğü hindileıi de “tavuskuşu” zannedip,
onlara, o bölgedeki diksiyonla “tuka” demiş…

2) ABD’deki Kızılderililer, hindiye “fırkee” der, “tırke”

3) Korkan hindilerin seslerinin, insanlar tarafından “turkturk-tnrk” diye taklit edilmesi, zamâila, onlara “Turkey”
denilmesine neden olmuş…

Kimliğimiziéîiulduğumuzğün, çok mutlu olâûım…

Ben çoktandır buldum, dansı herkesin başına!

Tempo! 523ı 1999 IE