1983’den 2000’e Anavatan 1994’den 2000’e Refah

ı va!

ı ” ..
-1 a.,
ı

?IS

1983’DEN ZOUWE ANAVATAN

1994’DEN 20

a_ _ azı çevreler pek sevmez, ama, Marx’ın

o ilginç lafları vardır. Meselâ, 1851’de,

‘, yakın dostlarından birine, “İslâmiyet”

.; hakkında mektup yazmıştı. “Bütün

, dinler, sosyal adaletsizliğe karşı bay
rak olarak çıktı. İslâmiyet, murabaha

sermayesine, tefeciliğe tepki olarak doğdu,

gelişti. Din, haksızlığa karşı “bayrak” olmuştur…”

900

1994 yılının Mart ayında yapılacak belediye seçimlerini Refah Partisi’nden gayrı ciddiye alan yok… Boynuna eşarp, eline tesbih,
iki dolgun dudak arasına “Allah-Kur’anEzan” almakla “sosyal adalet” olmaz… “lşçim,
köylüm, memurum!” demekle olmaz… Kerâmeti kendinden menkûl sosyal demokratlıkla
(ve demokratik solla) büsbütün olmaz…Yazdım, söyledim, bir daha
tekrarlıyorum.

Meselâ, Konya’daki belediye
başkanlığı seçimini Refah Partisi z
götürür. Niye götürür? Herkes
beş vakit namaza durduğu için
değil, oradaki belediye “değişik
şeyler’ yaptığı için…

Yol, su, elektrik, taşıma-ulaştırma maliyetlerinin hesaplanmasında, “faiz maliyeti” eklemiyor Refahlı belediyeler… Kaba bir benzetmeyle, İstanbul’da 5 bin liraya gidilen_ mesafeye 1.500 liraya gidiliyor. Istanbuldakinin üçte biri parasına boy abdesti alınıyor. Konya’da denediler, öbür belediyelerde başarıyla uyguluyorlar.
Sonra’ da gümbür-gümbür gelirlerse, “Aaaaaaal” diye şaşırmayın…

e o o
Babanın eski, ananın yeni partisi
oportünist… Işine geldi mi, tesbih
çeker. SHP-CHP-DSP belli, devleti S,
kendi haline bırakır, eşyanın (ve
kavramın) tabiatına aykırı olarak, vatandaşı lâikleştirmeye çalışır. Refah`ırı İstanbul’da yaptığı oy patlamasına en duyarlı
olan tek parti Onun da genel sekreteri Mustafa Taşan.. V
Ben ona “otel ayısı” derim, o bana aynıyla “misilleme” yapar, ama, örgütçülükten gelenlere saygım var.
“1983’den 2000’li Yıllara Anavatan” kitabı önümde… .
Refalfın önlenemeyecek yükselişini üç
sene evvelinden yazmış…
o o o
RP’nin oy durumu ANAP tarafından
dikkatle değerlendirilmesi gereken bir gelişmedir. RP’nin 1987’den 1990 seçimlerine
oy değişim tablosu aşağıdadır.
TEMPO 146

DIYE HEFAH

I987 26 MART I9II9 26 MART 1959 ll› MART I9B_9
GENEL SEÇİM MAHALU SEÇIM (B8 YORE) SONRASI (B8 YORE)
%720. %9.80 %I0.83 %12.30

Bayrampaşa: %20.29 (19 Ağustos 1990)

Etimesgut: %11.97 (19 Ağustos 1990)

Yukarıdaki veriler doğrultusunda iktidar
şansı olmamakla birlikte RP’nin oy oranı istikrarlı bir artış eğilimi göstermektedir.
RP’nin oy artış sebeplerini uzun uzun araştırmaya gerek yoktur. RP’nin imkânlarını temin
eden faktörler bellidir. RP oy nisbetini artırır
– ken ANAP iktidarının imkanlarından fayda
lanmayı başarmaktadır. ANAP iktidarının
manevi değerlere olan saygı ve bağlılığını istismar ederek bazı bürokratik makamlara
zihni yandaşlarını yerleştirmeyi başarmışlardır. Bunlar bulundukları yerin imkânlarını
RP’nin paralelinde kullanmaktan, tayin,

terfi, vb. bürokratik işleyiş baş
a tahsis etmekten çekinmemektedirler. Böylece RP kendi
/ iktidarımızın imkânlarını kullanarak toplumda güçlü ve gelişen
parti imajı sağlamaktadır. Bürokratik kademelerde RP zihniyetine
hizmet veren kanallar süratle tıkanmalıdır.

Aksi takdirde, yani bu partinin
ANAP şemsiyesinden yararlanma
sürecinin devamı halinde, partiler
yelpazesinde sıkışıp kaldıkları
marjinal unsur çerçevesinden kurtularak, siyasi hayatın belli başlı güçlerinden biri haline gelmeleri önlenemez.
Böyle bir tırmanmanın demokratik hayatımızda nasıl bir rol oynayacağı hususu
üzerinde dikkatle durmak ve ortaya çıkabilecek gelişmeleri düşünmek gerekir.

Kanaatimce bugün ANAP oyları içinde
RP zihniyeti taşıyan oy kalmış değildir.
ANAPğiktidar partisi olarak RP oylarını kendi iç bünyesi açısından da çok iyi değerlendirmelidir.

RP’nin gelişmesinin siyaset ve toplum biliminin bilinen kuralları dışında açıklanması
mümkün olmadığına göre, ANAP olarak kendi bünyemizde meseleyi enine boyuna tahlil
etmemiz ve ihtiyarımızda olan gerekli tedbirleri almamız acil bir görevdir.

C C O
Tahminlerden pek hoşlanmam… “Siyasî”

ta olmak üzere her türlü devlet
`/ imkânını bu parti taraftarları.
n

– 0Ian}annda.da çoğunluk yanılırım… Ama, id
diaya var mısınız? Ya Refah, ya ANAP kazanacak… Karşıdakilerden biri morina, öbürü
hamsi olursa, başka ne olabilir ki?

IEEE]

CEM’l DEMİROĞLU (Bilimsel seref pâyelerinin dağıtımını
son 10 yılda iyice ayağa düşürdüğü için) ………………………. ..0

SÜLEYMAN DEMİREL (Devamı olduğunu iddia ettiği
partinin “kara cübbeli” iddialarını reddetmek amacıyla

beyaz cübbeye ‘hayır’ demediği için) …………………………… ..0
AYILAR (Sokakta mı oynayalım, Uludağa mı çıkalım, otele
mi gidelim diye kararsız kaldıkları için) ………………………… ..0

MEHMET GAZIOĞLU (Ana-baba evini ziyaret edip hayır
duası alırken, Türkiye’nin güneydoğusunda 67 kişinin
kalledlldiği günü seçtiği için) ………………………….. .. __..0

SADDAM (Demirel’i arkasına aldığında mı yumuşayacağı,
yoksa yumuşaklaştığı için mi Demirel arkasına geçeceği
pek kesinlik kazanamadığı için) ………………………………. ..BEŞ

TANSU ÇILLER (Devletin bütün istihbarat kaynaklarını
Şarık Tara’nın müteahhit-bürokrat dostlarına indirgediği
için) ıı
MURAT KARAYALÇIN (Sosyalist Enternasyonel
toplantısında, Kenan Evren icâdı ‘Atatürk Barış Odülü”nü
almayı reddeden Mandela’ ı protesto etme sebebi
anlaşılamadığı için)…..

AHMET KENAN EVREN (Piyasayı yükselttiği hâlde, bütün
ressam camiasının şerrini üstüne çektiği için) ………………. ..0

AHMET KENAN EVREN (“Picasso’ya lark attınız!” diyen

-yalakalara, “Yok, o kadar da değil canım!” demek suretiyle,

nadir tevâzülarından birini gösterdiği için) ………………. ..YEDI

KURTHAN FİŞEK (Bir uyduruk resim sergisinin açılışına
bile dâvet edilmediği için) ……………………………………………. ..0

(Haftalık Anagram Analiziniz)

ATALAY COŞKUNOĞLU
AĞLAŞAN OTOYOLCU
(‘0″ Joker)

‘TÜRKSAT
TURK’U SAT
(“Ü” Joker)

MUSTAFA TAŞAR
MATRUŞ SAFSATA
( “S ‘Joker)

MEHMET GAZIÇĞLU
AH, MEZGIT OGLUM!

MEHMET KAHRAMAN
AHMAK NAMAHREM

POSTA TELGRAF TELEFON
OF, NE EL, T.L., PASTA, GOFRETI

EMIN BAŞEB
EN şen ABIM!

MEHMET KÖSTEPEN
PEK TOHMETLI MESKEN
( ‘İL K ” Joker)

YILDIRIM AKBULUT
TEK DAVA KAZANDI,
ONU DA TEMYIZ ETTİ
(Hepsi Joker)

FAİK AKDİL KAKA DİLLİ
(‘L’Joker)

F 9 – KURTHAN FİŞEK

UGUSAN SORULAR

Türkiye’de çil çil altınlar
vaat ediliyor. Böylesine taahhütlerin altına girecek birinin, “uçurmak” fıilini
çağrıştıracak
bir soyadı taşıması mümkün
değildi. Kendi
soyadını değiştirmedi, eşininkini
değiştirdi.

Daha “itimat
telkin eden” kendi
sininkinde kal
dı. i

Gel zaman,
git zaman, hızlı yükseliş devam etti. Yerçekimi
kanunları çalışmaya başladı, uçmaktan (hem
soyadı, hem iktisadî olarak) vazgeçenler, araziye uydu.

Derken, İmar Bankası hakkında bir rapor
düzenlendi. Yolsuzluk, kaçakçılık, dolandırıcılık raporu… Orhan paşam (Kilercioğlu) raporu
postaladı, imzalandı, işleme konması söylendi,
ertesi gün sümenaltı edildi.

Kasım kurultayında bu “sümenaltı ediş”in
hesabı sorulacak… Bilmiyorum, kulağıma gel- _ ‘ ,_,-, – . ‘ r ;n
di, ama, İstanbul Bankası, Hisarbank ve İmar ‘ ” ‘ ` l “ ” I ‘ @El/HER ÖZDEN
Bankası arasında “12 Eylül Koalisyonu” oldu- MEHMET GAZIOGLU (FAN/GR KAÜHL”
ğu dedikoduları dolaşıyor ortadam (Resimlerin altındaki isimler karışmışsa 3.30189

EGZAGIBASYNIN ARDINDAN…

Çok sevdiğim, çok Ama, timsahın gözyaşla
“WHAN 303W* KAvBoLMus İKİZLER

&anam (Eaeuıoııluıımu

Sosyal demokratların neyi için cuntaya dilekçe yazdıktan saydığım bir insanı kay- rını dökerek çelenk, çipaylaşamadıklarını öteden beri sonra, giydiğin ve giydirilen bettim… çek ve imlâsı bozuk TEV
bilmem… İdeoloji desen değil, yakışır. Nerede? gramtilerinl gönde’
avanta desen değil… Paylaşa- Deniz beyle problemim Amerika’da… renlere kızıyorum…
madıkları, kişisel ihtirasları- yok… Benden beş yaş büyük 01- Niye? Güzel bir insan
nın sınırıdır. masına rağmen, blucin giymek Katarakt ameli- öldü.

Belki kendisi inanmaz, suretiyle, “genç görünmek” yatı için narkoza Onu ameliyat
ama, Bülent Bey’e inanılmaz sevdası dışında… alırlarken “Sakat” eden Amerikah
bir saygım var. Köylü kasketi- Sosyal demokrasi Türki- yapmışlar… doktorlara
ni değiştirse, çizgisi bu kadar ye`de ergenleşmeye, erginleş- Kim öldü? hesap sortutarlı birini az gördüm, giy- meye başlıyor. Nejat ECZa- mak gerekm
nıediğim şapkayı, takmadığım “Aptalca suçlama” yzıpmı- cıbaşı… Türki- Sizler bu
kasketi çıkarırım… yor hiç biri… ye’nin “hakkaten” ‘3 satırları Okur
Murat beye saygım var. “Konuşalım, birleşelim!” di- ilk burjuvası… i ” ken olay nasıl
“Köykent” projesinin mimarla- yorlar. Gülhane parkındakı _ ‘_ gelişir, bilmem,
rından biriydi, siyasî çizgisinde CHP’nin şartları var. Bir, ceviz ağacının altın- ama, Nejat Eczacıgiderek sola kaydı, geçmişini özelleştirmeye hayır! Iki, da “alternatif şenlik” ‘ başı, Türkıye de
suçlamayan “12 Eylül Meclisi” PTT’nin T`si devlette kalsın! yapılırken, AKMyi katarakt amelıüyelerinin soluna geçti. 12 Ey- Üç, olağanüstü hâl rejimi kalk- mesken edinmeye ._ .. w yatı olurken malül cuntasının vetosunu yeme- sın… çalışan biri… Sad& kalsaydı. 1139 Çekll’
mek gibi mazhariyetleri olan- Mart 1994 seçimlerine çok Uzülüyor muyum? medik doktorumuz kalların “frak giymeleri” zoruma zaman var. Altı ay… v Elbette› ama, fazla maldlgidiyor. Ne o? Haşarı çocuk- CHP’nin şartlarına SHP değil… Babam öldüğün- Güzel bir insan öldü.
muş… Züzzzztttl Meclise gir- _ dünden râzı, ama, utanıyorlar de de ağlamamıştım… Çirkinler hayatta…

dikten sonra, meclise girmek söylemeye…

147TEMPO

I
@Ian yerde… KURTHANFİŞEİE

oı.MAı SAYIN…

_ cıs_ıvı’i
neıvıınoaıu

(Böylesi ne görülmüş. ne işitilnıiş rektör)
Üniversite rektörlüğünün
sağladığı faydaları bilirim…
Sıradan profesörler, doçentler siyah cübbe giyerken, onlarınki beyazdır. Göze batar. Sıradan profesörler, doçentler sabahın köründe derse yetişmek için ya taksi, ya özel
arabalarına park yeri ararken, rektörün beyaz zemin
üzerine kırmızı harfli plakası “cart” diye her yerde durur. Durun, daha bitmedi.
Rektörü “bişi” zanneden ne kadar iş takipçisi varsa,
kokteyllerde, resepsiyonlarda etrafını sarar. Gözde misafırdir ne de olsa… “Bizim çocuk yanlış yer yazmış, as

nlm, hmm uçııununu !Oki-Aldım ama ne,

‘K’ sulu sonu” VAR Umman” .ADAM KIM? p ‘lıında puanı çok yüksek, ama, harika çocuktur…” der,
. ş v. ı – g. _ _ ` v Bır kıyak yapsanız… ı

12 Eylül öncesi üniversiteleri böyle değildi.

Rektörleri üniversitenin haysiyetine çok daha düşkün üniversite hocaları seçerdi. Ayıptır söylemesi, herkes birbirini bildiği için, kim kimi seçeceğini, seçtiğini
de bilirdi. Seçmen artık belli… Siyasî iktidar…

Seçilenin sütüne kalmış, seçmenine “diyet borcu” var.

Ama, seçmeni bilmek lâzım… 1983’de Kenan Evren’di, 1993’de Demirel… “Doctor Honoris Causa” (şeref
doktoru) cübbelerini giydirdin…

Niyesini sormuyorum… Bu utanç, üniversitenin, üniversitelinin yedi ceddine bin kere yeter!

..ş ,i 3 “Kaçınılııızız ve vazgeçilmez sadece

vıııuualtmlronum EFENDİM… YÖK-tül( i iki êeY Vdrdl? Ölüm Ve Vergi-Ü)
BIŞKANI MIIDIR.. NEDİR, GELDİ OTURDU! (Margaret Thatclıer, 1973)

Rahmetli Özal bir basıp on almaya, rahmetli Abdülhamit Kızılderili silahlarına meraklıydı. Ortak özellikleri
vardı, ikisi de savaşçı ruhluydu.

Rahmetli Ozal bir bastı, üçün birini aldı. Rahmetli
Abdülhamit, Kürtleri Kızılderili zannettiği için, Kızılderili silahları getirtti, uzmanlara inceletti. Düşmana yakın
silahla karşı koyacaksın…

Olmadı, ferman çıkarttı Abdülhanıit… Hanıidiye alaylarını kurdurttu, Kızılderili avcılarımıı en iyilerinin etnikdaşları olduğunu varsaydı, “Bana bir Kürtün kelle de›
risini getirene 10 Hamidiye altını!” dedi.

Sistem devam ediyor. Kürt Kürt`ün kurdudur!

Şeyhmus`la Reşo 10 kelle derisi götürmüş, 100 altın
almışlar… Koparılacak kelleye devam… Ama, yorulnıuşlar, ateş yakıp etrafında uyumaya koyulmuşlar… Sabahın
seher vaktinde 3.500 kişilik bir etnikdaş grup sarmış et
oNu sgnumı” um (som, you) raflarını… Hepsi intikam peşinde…
AMMA” EFENMIHMMMM! “Mun GELMIŞ? Reşo hışırtıları, mekanızmaların çakçukunu duymuş,

~ uyanmış, bakınmış, kuşatıldıklarını görmüş, Şeyhmus’u
uoşum GELMİİŞŞŞ. sarma amnmıııısşı dünü!) “yandlmışm

“Uyanıysen baba! Saymişemdir, çok vardir. Köşeyi
dönmişezdir…”

TEMPO l48

duman olan yerde… KURTHANFİŞE

TEST’
rünK cocufau. nqıvı nosunu. ONUN BUNUN
cocufıu v: “TURK-YUNAN İLİŞKİLERİ”

ıııııııııııııııı

Hürriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni Ertuğrul
Özkök, “Olimpiyatlar hep Atina’da yapılsın, bu tanışmalar, kavgalar bitsin!” dedi, yanm asırlık Hürriyet “Rum
Çocuğu”, “Yunan Uşağı” yapıldı.

Kim yaptı?

İnterStar yaptı.

Niye yapti?

SORU 1. Yunanistan’da ilk siyasî partilerß

1840 sonrasında kurulmaya başlandı. En popüler parti isimleri hangileriydi?
a. Ingiliz Partisi b. Fransız Partisi
c. Rus Partisi d. Hepsi

SORU 2. Yunanistan’da eşkiyalığın yayılmasından tedirgindi
Osmanlı… Eşkiyayla savaşmaları için Rum köylülerinin eline silah verdi. Ancak, silahlar ters
tepti. Kışın silahla nöbet bekleyenler, yaz aylarında havalar
ısınınca dağa çıkıp eşkiyalık
yaptılar. Kendi ırkdaşlanna karşı silahlandırılanlara ne deni
ıııııık..

TARİHSEL BOYU1 İÇİNDE

TÜRK YUNAN İlİŞKİlERİ

(182101993)

n. ;sınırı

ııııııııııııııııırııııııııııı

Kendilerine sorun… Bir bildikleri vardır herhalde…
O C C

A-ynı denizin iki yakasını, aynı bölge insanının zevklerini
binlerce yıldır paylaşıyoruz. Müziğimiz aynı, zevklerimiz
aynı. mezemiz aynı, içkimiz aynı… Peki, bu ayrı-gayrı nedir?
Prof. Dr. Şükrü S. Gürélin kitabı var önümde…

Fazla ayn-gayrımız da yok. galiba…

.ıı-.ıı

SORU;6. Yunanistan’ın eski diktatörlerinden biri, Hitler’in Uçüncü Reichına özenmiş,
Uçüncü Elen Uygarlığfnı başlattığını ilân etmişti. Biraz içkiliydi 0 sırada… Adı neydi?

a. Ouzo b. Metaksas

c. Arakis d. Slivoviç ~’

SORU 7. Suyla aramız pek
hoş değildir, durduğu gibi durmadığını bildiğimiz için uzak dururuz. Ama, Yunanistan’la aramızda çıkan “kıta sahanlığı” s0rununda, sert tavır koyduk, sahip çıktık. “Kıta sahanlığı” tam
olarak nedir?

a. Denizin, sudan bağımsız,

yordu? kumlu-çakıllı tabanı, tarlası
a. Korucu b. Kleft b. Ege ye akıtılan atıklar
c. Armatoloji d. Ozel tim c. Adalar
_ d. Yumurta pişirilen küçük
SORU 3. “Asker sözü” her za- t” tava

man geçerlidir. 1980’de, Amerikalı geheral R0gers’ın “asker sözü”ne güvenen
bir devlet büyüğümüz, Yunanistan’ın, ayrıldığı
NATO askerî kanadına dönmesine izin verdi,
milletçe, memleketçe kazık yedi? Dolduruşa
gelen büyüğünıüz kimdi?

a. Kenan Evren

b. Netekim Paşa _

c. Mustafa Kamil Zorti

d. Hepsi

SORU 4. Nedense Yunanistan’a çok güveniriz… 1934’de yayınlanan bir ortak bildiriyle,
Türkiye-Yunanistan gümrük birliği oluşturulacaktı. Bizden kim imzaladı?

a. Celal Bayar t_ b. Şükrü Saraçoğlu

c. Suat Hayri Urgüplü d. Ismet Inönü

SORU 5. Tıpkı bizim gibi, Yunanlı’lar da olmayacak şeyleri “anayasal kurum” yapmaya
meraklıdır. Yunanistan anayasasının 3’üncü
maddesine göre, aşağıdakilerden hangisi anayasal kurumdur?

a. Istanbul ‘un kendisi

b. Konstantinopolisteki Büyük İsa Iûlisesi

c. Aya Sofya Müzesi

d. Ouzo

TEMPO 150

&ise;

SORU 8. İkimiz de ateşliyizdir. 1974 yılıydı,
Sampson darbesinin mimarlarından biriydi.
“Türk’lere karşı her yerde aynı anda saldırıya
geçelim, işi bitiririz!” dedi. Kim?

a. Ioannides

b. Papandreu

c. Papadopulos

d. Onbaşı Yorgi

SORU 9. Türkiye-Yunanistan ilişkilerindeki
en büyük darboğazı bir bilimsel araştırma gemisi yarattı. Şişmik araştırmalar için Ege’ye,
Yunan hücümbotlarında kuşatıldı, bizimkiler
imdada yetişti. Tarih 29 Mayıs 1974’tü. Geminin adı neydi?

a. Gaziosmanpaşa

b. Cezayirlihasanpaşa

c. Sokollumehmetpaşa

d. Çandarlı

SORU 10. Yunanistanla Türkiye arasında
sizce ciddî bir problem var mı?

a. Evet b. Hayır

CEVAPLAR
1) d, 2) c, 3) d, 4) a, 5) b, 6) b, 7) a, 8) a, 9) d, 10) b.

E I SJ LTI

ıiıiıvnıı KALMADI
ınııvou KONUSALIM

1994 yılının mart ayında
yapılacak belediye seçimlerini
kimse ciddiye almıyor. Herkesin dili dudağına denk, poposu
trampet çalıyor.

“Bu kadar seçim kampanyasının parası nereden geliyor?” diye soranlar var, herkes
işin gırgırında…

En örgütlü parti olan Refah’ın genel başkan yardımcısı
Şevket Kazan, partisinin
Trabzon kurultayını açarken
dalgasını geçti: “Biz seçmesini
bilmediğimiz, için, düzenimiz
bozuk… Soğan-patates alırken
yokluyoruz, kavun-karpuz
alırken kokluyoruz, damat seçerken soy-sop soruyoruz… Aynı hassasiyeti milletvekili seçerken göstersek, meselemiz
kalmaz…”

Ilginç şekilde kabuk değiştiren bir parti Refah…

Katıldığı kokteyllerde içki
içmemesine rağmen hanım misafirlerin elini sıkmaktan yüksünmeyen, bunu “dinî mesele”
yapmayan Melih Gökçek var.
Milletvekili…

O da işin gırgırında… “Mahallî seçimlerde 360 milyar lira
para harcamaya hazırlandığımızı söylüyorlar. Yalan, bühtan… Birkaç trilyonumuz haz1r…”

Aslında fena imaj yaratmıyorlar. Gülüp geçiyorlar.

Derken, pantolonlarının
yırtık cebinden birileri çıkıyor.
Meselâ, Trabzon Milletvekili
Kemalettin Göktaş… “Anayasayı değiştirecek yeter sayıda
milletvekili bulduğumuzda, lâikliğin icâbına bakacağız…”

“Lâikliğin icâbına bakacağız!” demek, müminlerin lisanında, “Herkesi beş vakit namaza durduracağız!” demektir.

Refah oy patlaması yapacak 1994’te… Iki kere iki dört…

Ama, kendi içlerinde tutarlı olsalar daha iyi olur.

Neyin demokrasi olduğunu, neyin sandıktan çıkmasına
rağmen anti demokratik olduğımu da düşünmek gerek…

“Baba” bilemedi, öğrenemedi.

l

1?