Yüzsüzlere çok acıyorum

-Yliüzsüzlere cok ac

` IENDE yok, “yüzsüz” tabir edi en vergi soyguncularına çok acıyorum, ne zaman
isimleri geçse içim “cıızzz” ediyor.
Etınesin de ne yapsın?
Herkes onların peşinde, ensesinde… Kamuoyunun nefret (ve dehşet) dolu bakı ları

onların üstün e… YyuilZlilKlEfîİNE-Yê’ “ÜTÜ-ELİF söz konusu açık’isı *ağı gfçrvr sâêliııßpaé” i?” ç” ::mşıa eg?’
zua eı erı `. u unma a
kanunlar, tüzük- A ‘ ~ 0luuuppp…..”
lşrriayâıýretmelıkler I ş ,- . 55 i, i, .k
yana… V Ef d. .
* * * “j l borcıînkdırlîusdîzlgaı
Hesap-kitap- l — ben yürüme özürtan pek anlama- 5 k] lüyüm. Yani, todığım, yani on ta- Ml’ ::v pal… Kaçamadıneden fazla top- g, _ __ğ ğım için herkes
lama-çıkarma iş- ik_ ww, ‘ A C2.,- yakalar, işini .gölemı yapamadı- ,v * – rwıızır rür, kaynakta ışını

ğım ıçın, “yüz- ş

süzler” lafının ılk yakıştırıldığı tarihlerde, konuya pek ilgi duymamıştım.

Derken, iş büyüdü, “memleket
meselesi” oldu, “yüzsüz” tabir edilen kişilerin topluma karşı niye yüzlerinin tutmaması gerektiğini sor
dum, soruşturdum, öğrendim.

~ vergilerini vakitlice ödemezmiş
bunlar… “Gelip ödeyin, affedelim!”
‘diye kanun çıkartılmış. tık yok… Vatanseverliklerine sığınılmış, “S00
günlük süre babaya az geldi, siz pa-`

rayı bastırın, biz rahatlayalıml”.

denmiş, yine tık yok… “İsimlerinizi

ıvorum

açıklarız, millete reziI-rüsvâ olursunuz!” denmiş, dinleyen kim?

Vergi kaçkınlarının imdadına kanunlar (ve maliye bakanı) yetişmiş…
“Amme alacaklarının tahsili usûlü
hakkındaki kanunla, vergi usûlü kanununun bilmemkaçıncı ve de fi
lanca maddeleri

bitirir.

Bazılarının hiç vergi ödemediğini, benimse maaşımın yarısını stopajda kaybettiğimi öğrenince sinirIendim doğrusu…

Çare olup olmadığını sordum.

Ankara’nın ayaküstü kokteyllerin- .

den birinde, Hüsamettin Cindoıuk
getirdi çözümü… “

“Madem vergi borçluları açıklanamıyor, icraya versinler adamları… lcraya venlenlerin isimlerini yayınlamanızda sakınca y …” ı

Bilesiniz, fakirin korkulu rüyası
olan “icra”, yarın-bugün, zenginlerin kapısında…

»ı

&ağza; zara-za& .

ğßşýzêéaşgéğawı

TAŞLAR DÜŞME-YE’
_ BA$LADI.-.
ıMECEk GALiBA…

Kurthcın F SEK ‘

-cı ı› m. ı _ —
HALll. TURGUT `

_ SÜLEYMAN
OZAI. DEMİREL
uvı GUATRLI oz ERDAL, YELTSİN,
_İHTILAL MÜEMMEN
ı~ıvı~ Joker) (“MEI'” Joker)

Ya Kııırıs,
Ya Kllfllafîll

EZMEYİ çok seven cumhurbeyimiz, son Yargıtay ziyareti
sırasında, etrafında toplaşan
yüksek yargıçlara mesaj iletmiş…
“Kıbrıs’ta federasyon tezini savu
` nan bir ülke olarak, Kürrlerin fede
rasyon isteklerine hükümetin karşı
çıkmasını anlayamı orum… 4 Dışarıdaki imajımızı zede er…” y

Yargıtay daire başkanlarından biri, “hoooppp” diye, Iâfın üstüne balıklama atlamış… “Hakk-ı âliniz var
efeemmm, çok güzel, çok özlü bu
. yurdunuz…”

Bomba düşmüş gibi olmuş ortalık… Daire başkanlarından biri artık
Eğâ/anamamış, araya girmiş… “Ar
aşımızın görüşü Yargıta-y’ı bağlamaz sayın cumhurbaşkanım…”

Başbey “gonuşan Türkiye” iste
› di, herkes “gonuşuy0r”, kimsenin

dediği kimseyi bağlamıyor. Daha
önemlisi, birileri gonuşurken öbürleri kulaklarının üstüne oturuyor. Ne
anladım ben böyle diyalogdan?

“Vakit likittir…”
(Neyzen Tevfik, 1944)

senJıen, o!
Hepimiz kanarya!

EN Fenerbahçeiýyinı… CumB hurbey Turgut Ozal öyle, Va
__ kıfIar’ın yeni genel müdürü Fadıl Unver öyle…

Ç0__k uzunca bir süre Köşk’te bekledi Unver’in kararnamesi… Imzalanmadı. Tam umutlar kesilmişti, işin
içine rüfâiler karıştı. Daha doğrusu,
Metin Aşık, bir zahmet, göbeğini
sallayarak, yokuş yukarı 8_64 metre
yol yürüdü. Hoopppp! Imza tamam… . ‘

Fenerbahçe kulübünün “Ankara
temsilcisi” oluyor Unver… Olağa
r nüstü toplanan kurultayda, Ankara

Fenerbahçeli’ler Derneği’nin başkanlığına seçildi bile… 4 ‘

ı Bu futbol topunun kerametini anlasam, geceleri rahat uyuyacağım…
Ertesi sabah Türkiye’de nelerin olup
biteceğine kafa yormayacağım hiç

değilse…

– ÂLÜM, boğalar gündemde… Boğa fıkraları da öyle… Daha önce okuyanlar

bağışlasın, benden bir fıkra daha…

Boğanın altına girmiş bakıcı…

Billûrlarına bakar.

Boğa bir süre sonra sıkılmış,
boynunu aşağıya çevirip bakıcıya
bakmış… “Ne bakıyorsun?” de
mış… ‘

“Bu kadar billûr varken, bo nuzlar nasıl bu kadar uzadıy ı,
merak ettim…”

ö:)

de oraya dönmenizin anlamı yok…

TURGUT ÖZAL İnsanları yalnız (ve
yalnız) kendi seçtiklerinin yönetmesini
öteden beri savunmuşumdur. O yüzden

..-›<"" de, atanmış valilik sistemiyle seçilmiş be'° lediye başkanlığı düzenini birleştiren bir _ V' fonnül aramışımdır. Olmuyor, eşyanın ta** biatına aykırı... Nereden bakarsanız bakın, önce federasyona, son tahlilde de başkanlık sistemine gidiyor. lkide bir 01 _CARRERAS“A "İN", PAVAROTrPYE "our" DİYEN ÇOKBlLMlŞLER 2Ikisini de öz gözlerinizle izlediniz, öz kulaklarınızla işittiniz... Mukayese lerini yaptınız... "Kültürel sınıf" atladığınızi zannettiğiniz günden beri kem gözlerden kaçırmaya çalıştığınız Ibo, Ferdi, Emrah kasetlerinizi naftalinden çıkarın artık... Daha yetkin yargı yürütürsünüz...