Mahkemeye düşmeyen adaletten anlamaz!

;KURTHAN FİŞEK

Mahkemeye ııu

ltı ay kadar önce .A _
Ağğgun Göknel’in ” W

Bosna-Hersek felâketzedeleri için topla
raat edeceğini, nan paralar onun hesadaha doğrusu, etmesi- bına her nasılsa girmiş,
nin kaçınılmaz olduğu- 0 da repoya yatırıp banu yazmıştım. tık bankalarla beraber

Adaletin terazisinin batırmış…

doğru-dürüst tartabile- Noolacakmı yani?

ceği konusundaki iyimserliğimin bir projeksiyonuydu bu… Her za- _ı ş
manki gibi yanıldım. *
Adam mahkûm ol- ~ “ ‘
du. Hem de en osuruk suçlamadan… Pişmanlık yasasına sığındığını zannettiğim
Halil Bezmen beyefendinin zevzekliğinden, gevezeiiğinden…
Adam kayıp, bulabilen yok… Babası
hem ondan, hem karısından nefret edior, aile soyadını beş paralık ettiğini,
borçlarını ödemesini söylüyor.
Kimin umurunda?
Ergun Göknel sekiz yıl kadar yatacak… Yargıtay bozmazsa…
*t*

Ceza hukukumuzun düdüğünde bile
olmayan başka bir meseleye gelelim…
“Süleyman Mercümek” diye birini
meşhur ettiler.
Ne yapmış?

“Paramı ya an-dolanla aldı, beni dolandırdı!” diyen bir şikâyetçi çıkmazsa, Yardım
Toplama Yasası’na muhalefetten, azan1^ 6 ay hapis ve 10.000 lira ağır para cezasına çarptırılacak…

Mercümek’in banka hesabına trilyon

yollayan gurbetçilerimizin Bosna-Her?

sek’te olup bitenleri umursadıklarını, din
daşlık aşkıyla yardım parası çıktıklarını o

hiç sanmıyorum.

Herkes 0 paranın Refah Partisi’ne git- `

tiğini kendi adı, soyadı’ gibi biliyor.
Dâvâ-i Mercümek’ten hiçbir şey çıkmaz.

Karısına 9 milyar nafaka ödediği için ı

E un Göknel’e sekiz (rakamla 8) yıl…
Blîaç trilyonluk tokatta sırf “usûl hatası”
yüzünden Mercümek’e poposu çatlasa 6
(yazıyla altı) ay… . ş

Hep demişimdlr. SHP’nin o CMUK’u
sadece cepçiye, tokatçıya yaradı.

TRANSFERLERDE MILYARLÂR KONUŞULUYOR… f

î

l BABAM_ seni» .
lsTıkßALıuı vcısuıouvoız -ı
OêLUM-n “SINAVLARA
= HAZIRLAMNORUM”
‘ “ Dıveceéıws su
‘ToPLA OYNAGAN…

SÜLEYMAN DEMİREL ,
HÜsAMmIN CINDORUK
TANSU ÇlLLER

MURAT KARAYALÇIN

RIZA AKÇALI

DENIZ BAYKAL

FANFİNFON

evre bilincini yaygınlaştıracak
s sevgi zincirini kurmak için,

v

‘çevre andı” içtiniz… Çok
i dırıcı oldunuz, herkes heyecanlandı, peşinizden koştu.
Istanbul Boğazı turu boş geçti,
yarım kaldı.
Atalarımızın hikmetine bir defa
ı daha inandım.
“Çevre mazbut, velâkin ahali
barbut…”
Tam öyle değil atadeyişimiz,
ama, olsun…
Her türlüsü uyar.

Istanbul Festivali
üstüne alı düşünceler…

‘stanbul Festivali’nin Tansu ÇiIIer’in döviz-ekonomi politikasına kurban gitmek
üzere olduğunu yazmıştım. Bir de ben
zetme yapmıştım: “Emlakbanktan döviz
Ie ev kredisi alanlarla FestivaI’i örgütle
yenler aynı tufaya geldiler. ‘Dolara doku
nan yanar’ sözüne ınandılar, dolar 10-12

bin Iirada kalacak hesabıyla girdikleri an
gaimanlar, dolar 32-33 bine vurunca kısıntıya uğradı…”

Dostlardan sitem geldi: “Festivale vurma! Kültür hazinemizdir, elbirliğiyle yaşatalim…”

Festivale “vurmuyorumT İstanbul’un
tek sevdigim yanı, 22 yıllık 0 festivaldir.
Ama, yaşatmak için, İstanbul’un, İstanbullu’nun el ele, gönül gönüle vermesi lâzımdır. Hükümetin eline, ianesine bakmaması, Osmanlı’nın lmecesine gitmesi lâzımdır. Alternatifi Dlreklerarası ıülûaıiclır.

Merkezi hükümetten medet umanlara
da bir haberim var. Başananıız, açıldığı
günden beri, festivalin tek bir programını
izlemeyen ‘sayılı “Creme de la krcma”|ardanmış…

~ “Demode olmuş
#___..i. o . modadan daha
l iğrenç bir şey’
olanını…”
(Stendhal, 1828)