Kararsızlığın faturası ağır çıkar!

BİR ııüıııı ııiııîııııssi
KURTHAN FİŞEK

tandaş kime
Vianansın? Sana mı,
bana mı, ona mı,

kendisine mi?

Karsızlığın faturası ağır cıkar!

inecekmiş, araba
almak için biraz
bekleyelim!”
diyecektir elbette…

Parabakanı (sınırlı Otomotivci ne
sorumlu) Aykon yapsın? “Once şu
Doğan kalkıyor, KDV’yi hâlledin,
“Otomotiv sanayiini fıyatlann icâbına sonra
mutlaka kurtaracağız, bakanı!” demezlerse
onlar fiyatları şaşkındır hepsi…
düşürsün, biz Hükümet ne
KDV’nin icâbına yapsın? Aşağı tükürse
bakarız!” diyor. – tüketici, yukarı tükürse

Başotomotivcilerimizden Rahmi Koç
“restine rest” diyor: “Biz hazırız,
söyleyin, söyleyelim…”

“Cıırrrtttl” cinsinden bir lâf…
Parabakanı (öbür sınırlı sorumlu) İsmet
Attila turp sıkıyor: “Benim haberim yok
bundan… KDV’yi indimıem…”

Vatandaş ne yapsın? “Aaaaal Fiyatlar

üretici, sağa tükürse muhalefet, sola
tükürse koalisyon ortağı…

Allah’tan, araba alacak param, araba
yapacak yatırımım yok… Şaşkın ördeğe
döner, muhtemelen de gözümü karaıtıp
tersimden dalardım.

*A* ‘k ‘k

Haftada 100-150 bin lira harçlıkla

okula gidip gelen 10 yaşındaki bebe,
babasına rica ediyor: “Babacım,
harçlığımdan biraz biriktirdim, markdolar mı alayım, yolsa repoya mı

yanayım? Sen bu işleri benden iyi

ilirsin…”

Çocukların ev ödevlerini yapmaya
benzemez bu işler…

İki kere ikinin dört ettiğini herkes
bilir, söyler de, “dün dündür bugün
bugündür” kafasına otuz yıldır takılan
bir yerde, bugünden yarına ne olacağını
kimse kestiremez…

Başana kalkıyor, “Dolara dokunan
yanar!” diyor. Ne oluyor? Birikmiş üç

uruş parasını 16 bin lira üstünden
dolara yatıracakken, dolar katlanıyor
ikiye, geliyor 32 bine…

Bankabaşı kalkıyor, Kastel|i’yi bile
çatlatacak şekilde, astronomik faizli
devlet tahvili çıkartıyor. Bir de ekliyor:
“Türk parasına güven, gerisini merak
etme sen…”

Hurraaaaa! Herkes tahvil
kuyruğunda…

Başana kalkıyor, “İşler yoluna girdi,
telâşa gerek yok…” diyor.

Başotomotivci hemen karşılık
veriyor: “Iç borçlarda konsolidasyon,
dışarıda moratoryum şarttır…”

Peki, ben ne yapıyorum?

Hiiiçççç… O kadar param yok ki…

nkara’da bir soru
soruluyor. “Sayın
rbakan’ın kızını
Ankara Sheraton’daki
düğüne getiren beyaz limuzindeki Frankfurt
plakası kimin üstüne kayıtlı?”
lsimlerinizin karşısındaki soru işaretleri, “rivayetler muhtelit” anlamındadır.
Haberiniz olsun, mali polis de plakanın peşinde… lnterpol haber

BESİM DARCIŞ?
MŞCMEITİN ERBAKAN?
SULEYMAN MERCUMEK?
leşmesi ağır-aksak gittiği
için, muhtemelen 10
Temmuz seçimlerinden
sonraya kalacak…

Yine de “hayırlısı”
diyorum.

Genel seçimlere çok
var.

“En küçük özgürlükten
vazgeçmek, özgürlüğün
tamamına ihanettir…”
(Germaine Greer, 1981)

Yanılılım mı ha?

Yanılmak kullara mahsustur. ANAP’ın hızla RP tabanından (ve tavanından)
uzaklaştığını, Ecevit’in
RP’ye yönelik eleştiri dozunu düşürdüğünü gördüğümde, “muhtemel bir CHPMSP koalisyonu” benzetmesi yapmıştım.

Durum değişti, Ankara
kulisleri dalgalandı. Aydın
Güven Gürkan’la Mümtaz
Soysal (ikisi de profesördür),
Mesut Yılmaz’ı ANAP’ın

meclisteki odasında ziyaret
ettiler. Uçü de Mülkiyeli’dir.

Duyduğuma göre, Uluç
Gürkan’la lstemihan Talay

r öbür kuliste homurdanmış
lar… “Mülkiye cuntası kurdular, bunun sonu ANAPSHP koalisyonudur. Mâdem ö le, bizi niye dâvet
etmedi er?”

Espriydi yaptıkları… Cidd” ye alındı.