Bunun adı “özerleştirme”dir (2)

.KURTHAN FİŞEK

Bunun adı ‘üzerlestirmeîlirı (21

mallar bundan 70 sene önce kamulaştırılmıştı. Hanedan mensupları
gemiye bindirildi, sürgüne gönderildi.

Yetmiş yıllık sürgün hayatları boyunca
rahat yaşayanları oldu, sürünenleri oldu.

Ama, tek bir tanesi, ağzını açıp “cumhuriyet” aleyhine konuşmadı. Tam aksine,
“Son Halife”, gerektiğini, gereğinin yapıldığını söyledi.

;iç-dört gün öncesine kadar…

Ozel şahıslara ait olup da devletleştirilmiş (veya kamulaştırılmış) bazı malların,
başka bazı özel şahıslara satılacağı, Hürriyet’in dünya baskılarında yer alınca, aile
mensupları feverân etti.

Murat Bardakçı arkadaşımızın haberidir

Osmanlı hanedanına ait bilcümle

Cumhurbaşkanı’na “Osmanoğlu Ailesi ” imzasıyla mektup gönderen Hanedan
mensupları, 1924 yılında devİetleştiri/en
padişah arazilerinin şu anda kullananlara
satılmasını öngören yasa tasarısının, kendi
miras haklarını engelleyeceğini öne sürdüler.

70 yıldır hak iddia etrnedik

Mektupta, şöyle deni/di: ”Tasarıya konu oluşturan gayrımenkullerin büyük kısmı, padişahlık eden büyükbabalarımızın
özel mûlküydü. Ailemiz, sefa/ete ve çok
zor hayat şartlarına rağmen, aradan geçen
70 yıl boyunca bunlar Üzerinde hak iddia
etmedi.”

Devlet malı olarak kalsın

Padlşahlardan kalma Türkiye’nin dört
bir yanındaki binlerce dönüm Hazine arazisinin kendilerine verilmesini istemediklerini söyleyen Osmanoğu//arı, “Bunlar yine
devlet malı olarak kalsın” diyorlar. Bunlar
arasında yüzlerce çiftlik, maden, kom var.

*i*

“Özelleştirme” diye bir şey başlattı bu
hükümet…

Onca emeği geçmiş olanlar “Bize satın!” diyor. Herkes gülüp geçiyor. Atatürk’ün mirası CHP’nindir, gaspediliyor.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Selanik Caddesi’ndeki Adalet Partisi genel merkezini, DİSK anayasa mahkemesinin ikamet ettiği binasını geri alamıyor.

Eski bir Osmanlı lafı vardır. “Kış kışlığını, hoşt hoştluğunu, devlet devletliğîni bilmelidir…”

Altematifi özelleştirmedir.

Ya da yazı başlığının ta kendisidir!

Manuelanın özürü
kalıahatinııen büyük!

elson Mandela, uzun yıllar hapis
N yattıktan sonra, “nedâmet getirdi”.
__ Kendisine verilen “Atatürk Barış
Odülü”nü kabul etmemekten dolayı
pişmanlık duyduğunu, şimdi verilirse
“kabul etmeyi düşünebileceğini” söyledi.
Mandela bu ödülü kabul etmeyecek…

“Kenan Evren’e barış ödülü verilirse, ç

ben de şimendiferim…” demişti.

Büyüdü, hapisten çıktı, devlet adamı
oldu.

Kıvırtacak elbette…

Türkiye’nin Güney Afrika Cumhuriyeti
bağlantılarını düşünmek zorunda…

Düşük ayarlı altın ticareti yapacaksan,
memleketimizde etkili olan Kapalıçarşı
Bağlantısrnı da düşünmek zorundasın…

AT YARIŞINDÄ’ @BİR KİŞİ 14 MİLYAR KAZANDI…

ş

EıJDE KAzAMıcAM
pm; oyNAQıM AMA
Arr suızPıaız YAPT

.

azetelerde yazıldı. “Herkese

tabanca ruhsatı veriliyor. Yalnızca

bulundurmak için değil,
gerektiğinde kullanabilmek için…”

Namuslu bir demokrat (ve
demokratikleşme taraftarı olarak), tabanca
ruhsatlarının 1 Haziran 1994 tarihi
itibariyle yenileneceğini, tek tek her
tabanca ruhsatını bizzat (ve şahsen)
imzalayacağını söyledin…

– Nihat Akgün’ün oğlunun sünnet
düğününde, ilk mermiyi Mehmet Ali
Yılmaz sıktı. Arkasından otomatik tabanca
cayırtıları koptu. Ne o? Karadeniz’in
çırpınmasından, ahbaplarından birinin
oğlunun erkekliğe ilk adımını atmasından
duygulanmış…

Peki, silah sesine şehvetlenen öbür
misafirlerin İstanbul’un sakinlerini,
ÇırağanHn turistik misafirlerinî ayağa
kaldırmalarına ne demeli?

Cevap istemiyorum.

Bari, “Bütün ruhsatları bundan sonra
ben vereceğim!” deme… Herkesin
tabanca taşıdığı (ve IstanbuI’un göbeğinde
şehvete kapılıp kullandığı) bir ortamda,

hadigari, ruhsatların altında senin imzan, ‘

ruhsatsızların arkasında sen olma…

“Nefret ettiğiniz biriyle dost ve
müttefik olmak, dünyanın en
l güzel şeyidir…”
(Coco Chanel, 1966)