Bir KOİ, Beş al! (1)

BİR GÜNÜN ııiKÂvıasi

ş KURTHAN FİŞEK ı

Bil’ Kill. BOS AI! (1)

(aslında “Doymabahçe” de de
nilebilir) verdiği muhteşem yemekten doymuş çıkıp Yeniköy’deki
bir işkembeciye takılanları, kokoreçleri, tuzlamaları “höpüürttt” diye götürenleri ilk defa görmüyoruz.

Sarhoşlar öyle yapar. `

Bisaatten sonra yediklerini, içtiklerini unutur, “silbaştan” giderler.

Ya öyle, ya Necmettin Bey’in buyurduğu gibi, “Alîyet olsun! Doyınak
bilmezliğimize ayna tuttular…” ‘

**ir

“Doymak bilmezlik” dediniz de
aklıma geldi.

Maliyenin sınırlı-sorumlu bakanı
İsmet Attila, son

Devletin başının Dolmabahçe’de

yaratıcısı Tezcan Yaramancı, Murat
beye kızdı. “Mümtaz Soysal, PTT’nin
T’sinin özelleştirilmesine karşı çıkmak
suretiyle, parti disiplinini ihlal ediyor.
Çâresıne bakılsa iyi olur…”

Topal merkeple kervana karışmaya
meraklı Refik Baydur (T ISK) sözünü
esirgemedi. “SHP başharfli bir parti,
158 sayılı lLO sözleşmesinin onaylanmasının diyetini, PTT’nin T’sinin özelleştirilmesiyle ödeyecek…”

“Kükreyen Fare” filmini bilmemkaçıncı defa vizyona sokan Türk-Iş’in
genel başkanı Bayram bey de, bayram değil, seyran
değil, kükrer gibi
yaptı. “Karayalçın,
başbakan yardımcısı değil, başbaka
zamanlarda pek m” Özel kalem mü’
moda olan (eski- dülîüdür- Memle’
den tukakaydı) ııdi_ ketın yarısı satılsa,
yalektik” takıldı. , . ‘ma ğa’mm'”‘k°’
“Devletimizin i Yar” . ..
büyümesi için küçülmesi lâzım… Tez Pekl› ”Ç beYe’

zamanda memurların dörtte birini erken emekli edebilirsek, hem devletimiz büyür, hem bütçemiz ferahlar…”

Bu kafayla gidilirse, her zaman dediğim gibi, Murat-Mehmet ikilisi, toplu sözleşmeli, grevli “sendika hakkı”
verecek memuru zor bulurlar.

i**

Necmettin Bey “doymak bilmez
_ lik” dedi de aklıma yine geldi.
Sosyal demokratlar da yağma Ha- V

san’ın böreğine döndü.
Herkes burnunu sokuyor, herkes
kaşık (ve başka şe ler) daldırıyor.
Önce “Bir KO beş al” prensibinin

fendi, SHP’nin ne yapması gerektiğinden sizlere ne?
Cevabı yarına kalsın…

“Politikacının küçük hatâlarını
itiraf etmesi, büyük hatâlarını
saklamak içindir…”
(François de la
Rochefoucauld, 1666)

15 Haziran 1994
ÇARŞAMBA

H ‘ ‘ İ!
Bılqırıııek
lIIlI IISİIIIIB
evip saydığım tek anaSyasa 1961’inkiydi. Lâf
aramızda, o tarihlerde
iletişim araçları geriydi, ilkeldi, TRT’nin sâdece R’sini bilirdik.

Ulkenin ve milletin birlik, beraberlik ve bölünmez
bütünlüğünü korumaya yönelik bilcümle tedbirleri
oradan öğrenirdik. ‘

Hata yaptım geçen
gün… Devletin âlî çıkarlarıyla öteden beri özdeşleşen TRT’nin, Milli Güvenlik Kurulu’nun bir tavsiye
kararının hükümete bildirilmesine karar verdiğini
söylemesi sinirlerimi bozdu. Terslendim.

Yanlış yere terslenmi
şim…
1982 anayasasının tâbiriymiş..`. ‘
“Sivil anayasa” meraklıları, şu sıralarda, bir zahmet, o maddeye dokunurIarsa iyi olacak…

Dokunacaklarmış…

Kim?

Refah Partili’ler…

BÜLENTŞIEMMOP

AQARIYORUM aAeArzn/oızum

MESUT YILMAZ ”

“Dememiştir” dedim. Her zamanki iddiaiar faslından, “Basın
poposundan anlamıştıır”
dedim. Berna hanım
medeni kadındır, “Ne
biçim konuşuyorsun?
Ağzını topla!” diye ondan fırça yemiş olabileceğini, tevil yoluna sapacağını düşündüm.

Zırvanın tevil götürmeyeceğini bir defa daha gösterdin.

“Bu kadını soPaÄla.
ı e_

kovalamak lâzım!
mişşjn… ‘

Uç-dört yıl önce bir
yargıç vardı. Fetva buyurmuştu: “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı esirgemeyeceksin…”

O ilkel kafasıyla AIIah’ın tükürdüğü, peygamberin kırk yılda bir
uğradığı beideierimizden birinde, boş zamanIarında, imam nikahı kıyıyordur inşallah…

Darısı partinin
(ANAP) başına…